İnsanın görüş ve anlayış ufku çok geniştir. Gerek nefsine ve gerekse nefsi dışındaki varlıklara, hâdiselere ilişkin idraki küllî ve umumîdir. Fikir ışığı sayesinde eşyayı analiz ve sentez kabiliyetine sahiptir.
Bir şeyin meydana gelmesi için lâzım olan malzemeleri tesbit ve tayin eder, Sonra bunları bir plân dahilinde birleştirir.
Meselâ: Bir evin yapılması için lâzım olan taş, ağaç, çimento gibi lüzumlu şeyleri bir araya getirir ve bir ev yapar. Halbuki hayvanın görüş ve anlayışı sınırlıdır.
Analiz ve sentez kabiliyeti yoktur. Eşya arasında ilgi kurup onlardan bir sonuç çıkaramaz. (Mesnevi-i Nuriye Ter. 194; Muhakemat, 122.)
Geçmiş zamanda başına gelmiş dertleri düşünüp onların kaybolup gitmesinden sevinç ve lezzet duyduğu gibi; istikbal endişesiyle daha gelmeden, gelmesi muhtemel acıklı vaziyet ve hallerden üzüntü duyar, rahatı kaçar.
Veya şimdi aldığı lezzet ve zevklerin bir müddet sonra elinden gideceğini düşünür, bu sebeble de aldığı lezzet yarıya iner, hattâ bazan lezzet alamadığı gibi, büyük bir ıztırabın içine bile düşer.
Halbuki hayvanların elem ve lezzetleri anlıktır. Akılları olmadığı için geçmiş ve gelecek zamanları düşünemez ve arada irtibat kuramazlar. Bu sebeble hissettikleri lezzet ve elemler, sadece bulundukları âna mahsustur.
Hattâ kesilmek için yatırılan bir hayvan, bıçak boğazına sürüleceği zamana kadar hiçbir şey hissetmez. Yalnız bıçak kestiği zaman bir anlık hisseder. Fakat kesim bitince o his de gider, o elemden de kurtulur.
(Bunun içindir ki, İslâm’da kesimin güzel yapılması ve bütün boyun damarlarının bir anda kesilmesi emredilmiştir. Böylece beyinle irtibat kuran sinirler kesilmiş, hayvan da acı duymaktan kurtulmuş olur.)
Hem hayvanlar lezzet aldıklarında tam alırlar. Geçmiş ve gelecekten gelen korku ve endişeler onların o anki zevklerini bozmadığı için, onlar dünyevi zevk cihetiyle insandan çok daha fazla zevkler alır ve lezzet duyarlar. İnsan dünyadan zevk almada onlara yetişemez.
Muvakkaten zevk alıyorum zannetse de, ardından gelen endişeler ve korkular, o lezzeti ve zevki zehire çevirir.
Bu da, insanın sadece dünya lezzetlerini tatmak için yaratılmadığını; kendisinden daha başka ve çok mühim vazifeler beklendiğini göstermektedir.
TEMİZLİK (1)