Çok konuşmak, gereksiz laf üretmek, eylemden ve iş yapmaktan çok söylemlerin arkasına gizlenmek, eleştirinin yoğunluğunu kullanarak ortaya hiçbir fayda koyamamak gibi alışkanlığı olanların arttığı bir zaman dilimi yaşıyoruz.

“Laf ile peynir gemisi yürümez” ifadesi bu tipler için en uygun ifade şeklidir. Çünkü tembellik ve çalışma/emek yoksunluğunun kendini gösterdiği yer gereksiz konuşmalar, laf üretmeler, insanları yerli-yersiz eleştirmeler ve başkalarının hakkını yeme pozisyonları olmakta.

Bu manada laf üreten ile iş üreten arasındaki farkı görerek, hakkı hak edene vermenin gayreti gösterilmelidir.

Çünkü iş üretemeyen veya iş yapmayı beceremeyenleri insanın kendisine yük yapması doğru değil!

Önemli bir detay olarak altını çizmek gerekiyor: İnsan kendisine yük edinerek başkalarının sorumluluğunu ve iş yapma becerisini günü kurtarma adına tembellik alışkanlığına indirmemeli! Becerisizlik kadar tembellik alışkanlığı diğerlerini biraz enayilik konumuna indiriyor.

İş yapmayanlar her ne kadar beceri eksikliğine sahipse de art niyet taşıyarak iş yapmaktan kaçınanların sayısı da az değil…

Bu tür insanları yük edinmemek lazım! Çünkü becerememek işi öğrenmemek anlamına gelmiyor. Art niyetle iş yapmaktan kaçınmak daha kötü olanı işaret ettiğinden dolayı bu tür insanlardan uzak durmak en doğru olandır.

İş ortamlarında olduğu kadar sosyal hayat ve yaşam alanlarının tüm zamanlarında birilerini sırtımızda taşımanın hiçbir manası yok. İnsanı enayi yerine koymak kadar bedavacılık kimliğine sığınanların çalışan ve emek sarf edenlere yük olması kaçınılması gereken bir durum.

Bu konuda dikkat edilmesi gereken nokta, laubalilik ve gevşeklik manasında gevezelik psikolojisinden uzak kalma durumudur. İnsanlarla laubali olmamak adına ciddi ve resmi sosyal ilişki ve iletişim ortamlarını tercih etmek kişiye değer katmakta.

Sosyal ilişkiler ağını mesafeli ve saygılı bir çerçeveye oturtarak insanlarla muhatap olmak hem doğru olan hem de değer yaratan bir iletişim şeklidir.

Aşırı gevşeklik ve laubali ortam ile iletişim şekilleri kaybedilecek değerler, insanlar ve zamanlar anlamında çatışmalara yol açan etkenleri özünde barındırır. Kaybedecek bir şeyi olmayan ve insani değerleri ile saygı kurallarını benimsemeyen insanlarla mücadele etmek veya düşük seviyelerine inmek ne kadar doğru olur?

Kaybedecek bir şeyi olmayanlar, kaybedecek bir şeyi olanları değersizleştirdiği gibi kişisel çatışmaların ve toplumsal sorumsuzluk ilkelerinin önünü açan nedenleri de insana yaşatır. Çalışan, hakkını vermeye uğraşan, iş üreten ve gayret göstererek değer yaratan insanların farkında olarak değersizlik yaratan kişilere karşı tepkili olmak gerekiyor.

Çok konuşmak ya da laf üretmek insanın gözden düşmesi ve itibar kaybetmesi için en kısa yoldur. Toplumsal itibar veya sosyal saygınlık doğuran ana ilkelerin başında sorumluluk bilinci, çalışma gayreti, ortaya verimlilik koyma, fayda ve hizmet noktalarında birilerini gözetme eylemleri yer alır.