Mersin’de yaşayan 56 yaşındaki M.T., öz kızına dört yıl boyunca cinsel saldırıda bulunduğu iddiasıyla tutuklandı.
Sanık, mahkeme sürecinde öz kızıyla ilişki yaşadığını kabul etti ancak “Zorla olmadı. Onun da rızası vardı” diyerek kendini savundu.
Yerel mahkeme sanığa nitelikli cinsel saldırı suçundan 30 yıl ceza verdi daha sonrasında sanık avukatlarının itirazı sonucunda Yargıtay kararı bozdu ve sanığı tahliye etti.
Dava dosyasında yer alan iddialara göre, M.T. adlı şahsın, kızı M.T’ye 2014 ile 2019 arasında defalarca zor ve tehdit kullanarak cinsel saldırıda bulunduğu, bu zorlama ilişkiler sonucunda mağdur kadının 2015’te babası M.T.’den bir çocuk dünyaya getirdiği, 2019’da Cumhuriyet Savcılığı’na yapılan ihbarla ortaya çıktı. Dava kapsamında ifade veren mağdur M.T., ilk cinsel saldırının 2014’te, babasıyla birlikte gittiği bir yazlıkta gerçekleştiğini, babasının sonraki süreçte de “Sana sahip çıkan olmaz. Ortada kalırsın” tehditleri ve fiziki baskılar kullanarak cinsel saldırıya devam ettiğini, annesine ve kardeşlerinin zarar vereceği endişesiyle kimseye anlatmadığını anlattı.
Sanık M.T., söz konusu iddiaları reddederken kızı M.T. ile çektirdiği fotoğrafı kendi lehinde yorumlanmasını talep ederek mahkemeye delil olarak sundu buna karşın Mersin 1. Ağır Ceza Mahkemesi yerinde tespitleri öne sürerek sanık erkekle mağdur kadının baba-kız ilişkisi dolayısıyla aynı evde yaşadığını, mağdurun gebelik sırasında çekilmiş fotoğrafta gülümsüyor olmasının cinsel saldırı ve tehdit suçunun olmadığı anlamına gelmeyeceğini, mağdurun sanıkla aynı evde yaşamak zorunda olmasından dolayı bu tür fotoğraf çekimlerine sesini çıkaramıyor olabileceğini vurguladı.
Mahkeme, bir genç kadının öz babasıyla kendi isteğiyle cinsel ilişkiye girmesinin hayatın olağan akışına ve fıtrata uygun olmadığına, sanık erkek M.T’nin zor ve tehdit kullanarak cinsel saldırı suçunu işlendiğinin mağdur ve tanık beyanlarıyla ortaya çıktığına dayanarak M.T. hakkında cezaya hükmetti. Sanık avukatı karara Adana Bölge İstinaf Mahkemesi’nde itiraz etti bölge mahkemesi ise itirazı esastan reddetti.
Bunun üzerine dava dosyası Yargıtay’a taşındı. Yargıtay 9. Ceza Dairesi, sanık erkek M.T.’ye verilen cezanın yerinde olmadığına hükmetti ve sanığın tahliyesine karar verdi. Yargıtay kararını, sanık M.T’nin “Kızımla rızaen cinsel ilişkiye girdik” savunmasına ve Bunu destekler mahiyette, tarafların samimi şekilde çekildikleri fotoğraflara dayandırdı.
Vicdanları yaralayan bu Yargıtay kararından biraz bahsetmek istiyorum. Düşünün ki bu kız çocuğu kendi seçmediği bir evde gözlerini açıyor. En güvenmesi gereken insan olan babası ırzına geçiyor ve bunu sistematik olarak 5 yıl boyunca yapıyor. Buradaki maddi manevi zararın ne derecede olduğu apaçık ortadadır- Sonrasında mağdur, istismarcının tüm tehditlerine ve korkutmalarına rağmen adalete, kendisini koruması kollaması gereken devlete sığınıyor. Neticede kendisine söylenilenin özü ‘senin rızan var’ demek oluyor. Bu hiçbir bakımdan kabul edilebilir bir durum değildir. 18 yaşına kadar her birey çocuktur. Bu çocukların akıl ve beden bütünlükleri de ebeveynlerinin ve yasal temsilcilerinin sorumluğundadır. Ailenin bunu yapmadığı hatta faydalandığı bu gibi durumlarda gereken yapılmalıdır. Adaletin mağdurdan yana olması sunulan delilin olayla ilişkisinin ne noktada olduğunun yeterince incelenmiş olması gerekir.
Şu an Türkiye’de kaç ensest kurbanı küçük çocuk var kaç tane potansiyel tecavüzcü var hangisini caydırma görevi gördü bu karar ?!
Adalet ne zaman vicdanları yaralamak görevini bırakacak, yaşadığımız coğrafyada böylesine adaletten nasibini alamamış kararlar verilirken rahat bir nefes almamız mümkün müdür ?!
ÖLÜ KARDEŞ ETİ YEMEK! (1)
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.