SOSYAL MEDYA GENÇLİĞİ

Teknolojinin karşımıza çıkarttığı internet, sosyal ağlar, video oyunları, akıllı cep telefonlarının olumlu ve olumsuz etkileri eğitimciler ve psikologlar tarafından araştırılıyor.

Değişimin gücü ve içerdiği zıtlıklar karşısında aileler tedirgin, şaşkın.

Çocuklarını doğru yönlendirmek için uzmanlardan adeta reçete bekliyorlar.

Her ne kadar cep telefonu ve tabletleri çocuklardan uzak tutsan da bir şekilde ulaşır ve kurcalamaya başlar.

2 Yaşından başlayan bu tutku ileriki yaşlar için çok tehlikeli olmaya başlayacaktır.

İnternet siteleri ve sosyal medyada yaşamı bulmaya çalışan gençlerimiz anne babalarının yüzünü unutmuş tüm yaşamları internet olmuş durumdadır.

Bu durum çocuğun derslerinden geri kalması ve sosyal yaşamı unutması anlamını getirir.

İnternet bağımlısı çocukların dışarı çıktığında hallerine bakarsanız ne demek istediğimi anlarsınız.

Günün hemen hemen 13-14 saatini internette geçiren bir çocuk dışarı çıktığında sudan çıkmış gibi sağa sola bakar doğru düzgün yürümeyi bile unutur. Anne babaların bu durum karşısında rahatsızlıklarını biliyorum.

Çocuklarını sevdikleri için ses yükseltmez ve kısıtlamaya çalışmazlar.

Bugünkü anne baba anlayışı şudur. Çocuğum evde gözümün önünde olsun varsın internette olsun.

Çok yanlış olan bu düşünce ile çocuğu bu duruma aslında biz getiriyoruz.

Sınırlamayı öğretmemiz lazım.

Hayatın sadece internetten ibaret olmadığını anlatmamız ve göstermemiz lazım.

Bu çocuklar kabul etmese de yaşları ilerledikçe pişmanlıkları yüzlerine vuracaktır.

Hayattan geri kalmak gerçek arkadaşlıklardan geri kalmanın acısını çekecekler.

Sanal arkadaşlıkların başlarına getireceği tehlikelerden habersiz ilerlemeleri pişmanlıklara yol açacaktır.

 Anne babaların bu konuda gerekirse çocuklarına kızmaları ve interneti sınırlandırması şarttır.

Aksi halde kendi elimizle yetiştirdiğimiz bu neslin gelecekte bize ve ülkeye ne verebilecekleri konusunda iyi düşünmemiz gerekir.