Sözünü ettiğim yer Hasankeyf'ten Midyat, Mardin ve İdil'e kadar uzanan, Tur Abidin olarak anılan bölgeyi kast ediyorum.
Dünyadaki bu arazi parçasındaki kadim kültürü ile, demografik yapısı ile, değişik yerleşim birimi ile, dinler ve dillerin beşiğidir bu yerler, her tarafı tarih kokan, her tarafı kültür mirası olan bir coğrafyadır bu ufacık memleket köşesi.
2000’li yılların başında, İzmit ilinde Misafir olduğum, kendisi Midyat’ın ”Selhe” köyünden olan ve daha önce TPAO bölge müdürlüğünü yapan Talat Atalay ağabeyimiz şöyle bir gerçeği söylediğini hiç unutmam, “Selhe” bir köydür.
1960 ve 70’li yıllarda bu köyde yaşayan herkes, Kürtçe, Arapça, Süryanice ve Türkçe öğreniyordu.
Bu köyde üç dinin mensubu iç içe yaşıyorlardı, evet bir köyde dört dil, ve üç din dünyada görülmemiş bir şeydir.
Bu zenginlik hiçbir yerde yoktur, bunun korunması bizim için elzemdir.
Dün (12 04 2025) Gercüş ilçesine bağlı “Derdil” köyünde idik, daha doğrusu oraya Ahmedi Xani Derneği adına davetli idik, davet nedeni bu köyde memleketin eski ve yerli bir inancı olan İzidilerin bir mabedinin açılışı vardı, arkadaşlarla katıldık.
Konu hakkında kısa bir konuşma fırsatım da oldu. Şurada bir gerçeğini de söyleyeyim, İzîdilik Kürtlere has bir İnançtır, yani Arap, Türk ve Fars olan bir İzidi yoktur.
Hatta ve Hatta, Kürtçenin lehçeleri olan Zazaca ve Soranice konuşan bir İzidi de yoktur, belki hepsi Kürtçenin Kürmanci lehçesini konuşuyorlar, tüm ibadetleri Kürmanci ile dir.
Derdil ufak bir köy olmasına rağmen, geçmişte üç dine, üç inanca ev sahipliği yapmış, çünkü Cami ve İzidilerin mabedi yanında eski bir kilesinin varlığı da geçmişte burada Hristiyanların da yaşadığının kanıtıdır.
Efsaneye göre, Kuba Ali adında bir ermişin buraya bastonun değmesi ile kayalıkların altında çıkan suyun başıdır orası, onun için burası İzidilik inancına göre kutsaldır.
Geçmiş yıllardaki olumsuz havanın neticesinde memleketten Avrupa’ya göç eden İzidilerin tekrar buraya geçicide olsa gelip Mabedlerini açmaları iyi ve yerinde bir gelişmedir.
Dün burada şu çok net göründü ki, zenginlik sadece pul ve para ile olmuyor.
En büyük zenginlik kültür ve tarihi değerlerdir, bir de bunlara sahip çıkmaktır.
Bu köydeki halkın hoşgörüsü, buna saygı göstermeleri, Batman merkezinden yüzlerce kişinin katılması, ayrı bir sevinç idi.
Gercüş Kaymakamının da kutladığı, Jandarma trafik ekiplerinin halka yardımcı olmaları da ayrı bir güzellik idi.
Doğrusu bu gelimeler geleceğe umut veriyor.
İnşallah bu hoşgörü ortamı sekteye uğramaz, karşılıklı saygı ve sevgi temelinde gelişir.