Batmanlılar her sabah gözlerini aynı manzaraya açıyor: Gri bir gökyüzü, keskin bir hava ve görünmeyen ama hissedilen bir kir. Peki neden? Neden Batman’ın havası bu kadar kirli?
Evet, Batman coğrafi olarak çanak şeklinde bir yerleşime sahip. Bu durum, hava sirkülasyonunu zorlaştırıyor ve kirli havanın şehir üzerinde kalmasına neden oluyor. Ama mesele yalnızca bu değil. Asıl sorun; çevresel duyarsızlık, plansız sanayileşme ve bireysel ihmallerin bir araya gelerek adeta bir "zehirli bulut" oluşturması.
İlk olarak ağaçlandırmadan başlayalım. Maalesef Batman’da ormanlık alan neredeyse yok denecek kadar az. Karbondioksiti oksijene çevirecek doğal filtrelerimiz, yani ağaçlarımız yok. Her yıl binlerce fidan dikiliyor deniyor, evet. Ama bu fidanlar ne kadar büyüyebiliyor, ne kadarı yaşatılabiliyor? Bu soruların yanıtı, kentin nefes alıp alamayacağında gizli.
Bir diğer önemli etken; araç sayısının fazlalığı. Türkiye’nin birçok iline kıyasla Batman’da kişi başına düşen araç oranı oldukça yüksek. Ve bu araçların önemli bir kısmı eski model, egzoz salınımı kontrolsüz. Hal böyle olunca, kent içi ulaşım da bir zehir soluma seansına dönüşüyor.
Tütün kullanımı da cabası. Batman’da sigara tüketimi oldukça yaygın. Kapalı alanlar bir yana, açık havada bile duman bulutundan kaçmak zor. Unutmamak gerekir ki; sigara dumanı sadece içene değil, çevresine de zarar verir. Bu da kent genelindeki hava kirliliğine doğrudan etki ediyor.
Peki ya tandır fırınları? Mahalle aralarında yükselen tandır dumanları, her ne kadar geleneksel kültürümüzün bir parçası olsa da, kontrolsüz şekilde yayılınca doğrudan atmosfere zarar veriyor.
Sanayi tesislerine gelince… Organize sanayi bölgesindeki fabrikaların bacalarından çıkan kimyasal dumanlar, geri dönüşüm fabrikalarının denetimsiz salınımları ve elbette Tüpraş gibi büyük tesislerin katkısıyla, Batman adeta bir kimyasal kokteyli soluyor. Bu dumanlar sadece doğayı değil, sağlığımızı da doğrudan tehdit ediyor.
Ve işin en acı tarafı: Batmanlılar her gün bu kirli havayı soluyor, ama çoğu bunun farkında bile değil. Havada sadece toz değil; kurşun, cıva ve çeşitli ağır metaller dolaşıyor. Bu nedenle kentte yaş ortalamasının düşük olması da tesadüf değil. Hava kirliliği, sağlığımızı kemiren görünmez bir düşman.
Yetkililer farkında mı? Elbette. Ama sadece yetkililerin çabası yetmiyor. Binlerce fidan dikmek çözüm değil, eğer o fidanlar büyümeden kuruyorsa. Vatandaş olarak bizim de sorumluluklarımız var. Ne kadarını yerine getiriyoruz?
Artık sorumluluk alma zamanı. Sigara içmeyi bırakmalıyız. Kısa mesafelerde arabaya binmek yerine yürümeliyiz, bisiklet kullanmalıyız. Boş gördüğümüz her alanı yeşillendirmeliyiz. Unutmayalım; bir ağacı dikmek değil, yaşatmak önemli.
Bugün Türkiye’de hava kirliliği sıralamasında Batman ne yazık ki ilk sırada. Bu durum, bir istatistikten öte, bir uyarıdır. Eğer bu gidişata dur demezsek, daha fazla hastane açsak da faydasız olacak. Çünkü hastalıkların kaynağı, doğrudan soluduğumuz hava.
Temiz bir hava, lüks değil bir hak. Ama bu hakkı elde etmek için önce onu gerçekten istememiz gerekiyor. Sonra da gereğini yapmamız…
Hep birlikte. Nokta.