Bir Batmanlı'nın Gözünden Şehir Hayatımızdaki Sorunlar
Batmanlı bir vatandaş olarak kendi şehrimi eleştirmek istemem ama burada daha huzurlu, daha yaşanabilir bir ortam için bazı gerçekleri dile getirmek gerekiyor. Hepimizin daha konforlu bir yaşam sürebilmesi için artık bazı alışkanlıklarımızı gözden geçirmemiz şart.
İlk ve en önemli sorun: kaldırımlar.
Maalesef kaldırımlar yayalar için değil, sanki motosiklet, bisiklet ve scooter kullanıcıları için yapılmış gibi. Bir kaldırımda yürümek, adeta bir aksiyon sahnesi gibi. Önümden gelen motosiklete mi dikkat edeyim, arkamdan hızla yaklaşan bisikleti mi kontrol edeyim? Yol mu vereyim, kenara mı çekileyim? Sürekli bir stres, sürekli bir tetikte olma hali. Kaldırımlar yaya öncelikli değilse bu şehirde yaşamanın konforundan nasıl söz edebiliriz?
Bu köşemde defalarca dile getirdim. Beşinci kez bu konuyu yazıyorum. Ancak yetkililerden hâlâ ciddi bir adım yok. Umarım bu kez sesimizi duyan olur.
Bir diğer büyük problem: gürültü kirliliği.
Gece yarısı dinmek bilmeyen havalı korna sesleri artık dayanılmaz bir hal aldı. Özellikle kamyon ve TIR şoförleri, gece vakti bu kornaları çalarken kimseyi düşünmüyorlar. Bir de üzerine düğün konvoylarının gece yarısı çaldığı kornalar eklenince Batman'da geceler artık sessizlikten çok uzak hale geliyor.
Egzoz patlatan motosikletler ise ayrı bir dert. Gece yarısı, herkesin uyuduğu bir vakitte, arka arkaya gelen patlama sesleriyle irkiliyoruz. Bir hasta, yaşlı ya da yeni doğmuş bir bebek olduğunu hiç mi düşünmüyorsunuz? Nedir bu duyarsızlık? Neden bu saatlerde bu gösteriyi yapma ihtiyacı hissediyorsunuz? Anlamak mümkün değil...
Ve tabii, havai fişek terörü.
Anne babalar çocuklarını zorla uyutmuş, gece biraz nefes alacaklar derken birden gökyüzü aydınlanıyor. Patlama sesleriyle çocuklar yataklarından fırlıyor. Bunun kime ne faydası var? Gelin ve damat mutlu oluyor mu, yoksa sadece çevredeki yüzlerce insanın bedduasını mı alıyorlar? Gerçekten merak ediyorum.
Bir de işin ahlaki çöküntü kısmı var. Şehrin duvarlarına çirkin, seviyesiz yazılar yazmayı marifet sanan bazı "sözde insanlar" var. Bu kişiler hem görsel kirlilik yaratıyor, hem de toplum ahlakını zedeliyor. Yazık, gerçekten çok yazık. Kendilerine bu şekilde tatmin bulanların ne terbiyeden, ne de saygıdan nasibini aldığı söylenemez.
Şunu net söyleyeyim:
Toplumun huzurunu, sessizliğini, düzenini ve ahengini bozan kim olursa olsun, benim gözümde bir değeri yok. Ve sadece benim değil, bu şehirde yaşamak isteyen binlerce kişinin gözünde de aynı şekilde değersizsiniz.
Toplum, bir arada yaşayan, birbirine saygılı, ahlaklı, seviyeli insanlardan oluşur. Kalabalık olmakla toplum olmak arasında büyük bir fark var. Ne yazık ki biz şu anda kalabalık olduk ama toplum olmayı başaramadık. Eğer gerçek bir toplum olsaydık, bu kadar çok sorunumuz olmazdı.
Kendimize dönüp bir bakalım. Herkes kendi payına düşen sorumluluğu alsın. Çünkü bu şehir, bu sokaklar, bu kaldırımlar hepimizin. Lütfen artık bunları yapmayın.