Enerjide yeni bir döneme resmen adım attık. Elektrikte devlet desteğiyle uygulanan indirim, artık belli bir sınırın üzerine çıkan vatandaşlar için geçerli olmayacak. Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren yeni düzenlemeye göre, yıllık elektrik tüketimi 4000 kilovatı aşan her abone, devletten aldığı indirim desteğini kaybedecek. Yani kabaca söylemek gerekirse, aylık 985 liranın üzerinde elektrik harcayan vatandaşlar, bundan böyle faturalarının neredeyse iki katını ödemek zorunda kalacak.

Devletin bu kararındaki amaç, elbette ki tasarrufu teşvik etmek. Enerji tüketimi giderek artıyor; kaynaklar sınırlı, maliyetler ise yüksek. Ancak bu hedefin, Türkiye’nin her bölgesinde aynı sonucu doğurmayacağı da açık.

Bugün birçok vatandaş tasarruf için elinden geleni yapıyor. Evlerde artık neredeyse herkes LED ampuller kullanıyor. Fakat enerji tasarrufu sadece aydınlatmayla sınırlı değil. Beyaz eşyadan klimaya kadar her cihazın enerji sınıfı önemli. “A++” etiketli ürünler doğru kullanıldığında ciddi oranda tasarruf sağlıyor. Bununla birlikte, apartman çatılarına güneş panelleri kurmak da giderek yaygınlaşıyor ve gelecekte bu sistemlerin çok daha fazla desteklenmesi gerekiyor.

Yine de evde yapılan küçük hatalar, faturayı kabartmaya devam ediyor. Sürekli açılıp kapanan buzdolapları, sık sık çalışan çamaşır ve bulaşık makineleri, sürekli fişte kalan televizyon ve şarj aletleri… Hatta kettle, saç kurutma makinesi ve çay makineleri bile farkında olmadan yüksek enerji tüketimine neden oluyor. Bazı evlerde her odada çalışan klimalar ve birkaç derin dondurucu bulunuyor. Bu durumda yeni yasa ile belirlenen yıllık kotayı aşmak kaçınılmaz hale geliyor.

Peki hükümet neden böyle bir karar aldı? Görünen o ki tek hedef, vatandaşları bilinçli tüketime yönlendirmek. Fakat bu düzenleme, Türkiye’nin her bölgesi için aynı şekilde uygulanabilir mi? İşte asıl tartışılması gereken nokta bu.

Ülkemiz yedi bölgeden oluşuyor ve her biri farklı iklim koşullarına, farklı yaşam tarzlarına sahip. Özellikle Güneydoğu Anadolu ve Doğu Anadolu bölgelerinde hem kışlar sert geçiyor hem de yaz ayları kavurucu sıcaklarla dolu. Bu bölgelerde insanlar yazın altı ay klimayla, kışın altı ay kombiyle yaşamını sürdürüyor. Üstelik hane halkı sayısı da genellikle yüksek; geniş aile yapısı hâlâ yaygın. Dolayısıyla bu yeni düzenleme, özellikle bu bölgelerde yaşayan vatandaşlar için ciddi bir yük haline gelebilir.

Benim kişisel kanaatim şu: Böyle önemli kararlar, bölgesel koşullar dikkate alınarak şekillendirilmeli. Enerji tasarrufu elbette önemli, hatta zorunlu. Ancak aynı reçete, her hastaya iyi gelmeyebilir. Belki de bu yasa, bölge bölge farklı sınırlarla uygulanmalıydı.

1 Ocak itibarıyla yürürlüğe girecek bu düzenleme, birçok haneyi ilk faturada sarsabilir. Bu yüzden vatandaşların şimdiden tedbir alması, tüketim alışkanlıklarını gözden geçirmesi gerekiyor.

Ben her zaman olduğu gibi bu konuyu araştırarak, gözlemleyerek yazdım. Görünen tablo bu. Artık top hükümet yetkililerinde…