Rahmetli annem Suriye’nin serhat ve binhatde dediğimiz sınırına hep Heta Frıngsa derdi, veya Fırıngsız derdi, ben de ondan esinlenerek Fransa yerine Fırıngsız ismini yazdım.
Sevgili okurlar yazılarımı takip edenler bilir dış seyahatleri severim ve imkanlarımın dahilinde bir çok ülkeye gittim, gittiğim her yerde izlenimleri günlük not ettim, hatırlanırsa ABD ,İsrail, Suudi Arabistan başta olmak üzere bir çok Arap ülkesindeki izlenimlerimi bu köşeye taşıdım.
Avrupa’ya hiç gitmemiştim, birkaç senedir bunun için hesaplar yapıyordum, bilindiği gibi her kesin gözü Avrupa’da olduğu için onlarda vize vermekte çok tereddüt ederler, zira gidip oradan gelmeyenlerin haddi hesabı yoktur, bunun için oradan vize almanın bir yolu oradaki vatandaşlardan birinin seni davet edip geri geleceğine teminat vermesine bağlıdır.
Elli senedir Fransa’da ikamet eden köylüm Mecit Tekşut’ten bir davetiye istedim oda tereddütsüz bana bir davetiye çıkardı.
Bu davetiyeyi aldım, vize işlemleri yapan bir kuruma baş vurdum, gerekli belgeler davetiye ile Ankara’daki Fransa elçiliğine verdik, ve 17. 05. 2022 tarihinde Ankara’ya gidip beni mülakata (sorguya) aldılar, benzer şekilde 10 önce eşim ile beraber ABD elçiliğine baş vurmuştuk, burada bize sorular soran tombul, çat pat Türkçe bilen sempatik bir ABD’li bayan, amca kaç çocuğunuz var diye sordu, yedi dedim, birde kaç torun var diye sordu, o ara sayıları aklımda değildi kendi kendime saydım, kız bir kahkaha attı tamam amca dedi sana vize verdik.
Eşimin ömrü yetmedi iki sene sonra Allahın rahmetine kavuştu, zaman zarfında iki sefer ABD’ye gittim, ikinci 10 ise pasaportumu kargo ile gönderdim. ABD vizemi 10 daha uzattı, bu durum ortada iken Fransa’dan kesin kes vize bekliyordum, çünkü babaları ABD bana vize vermişti.
Dört gün sonra elçilikten aradılar, tekrar Ankara’ya gidip Pasaportumu elden almam gerekiyormuş, ben vize tamamdır diye düşünürken, Pasaportumu aldığımda hayal kırıklığına uğradım. Fransa vize baş vuruşumu ret etmiş, gerekçe ise “”Mali durumum ile ilgili sunduğum beyanlar, Avrupa’ya gitmem için gerçekçi değildir.”
Ben Avrupa’ya gitmediğime üzülmedim, ama şu üzücüdür ki onlar gelirken biz bir kez daha gelsinler diye nerdeyse ayaklarını öpüyoruz, fakat ben 250 Euro başvuru parasını yatırdım, birde gidip orda para harcayacaktım yinede yaranamadım.
Ben burada sucu idarecilerde görüyorum. Neden, Türkiye 1959 yılında Avrupa’ya katılmak için baş vurdu, 1963 yılında kabul edilip süreç başladı, 2005 yılına kadar ne zor süreçler geçildi ve son safha bu tarihte Türkiye’ye müzakere kapısı açıldı.
Müzakere demek bir ülkenin Avrupa Birliğine girmek için son rütuşlardır, bu da 35 fasıldan oluşuyor, bunlar Ulaşım, Eğitim, Sağlık, Tarım, Sanayi, Yerel yönetim, seçim yasası, Yargı, vs.. Avrupa’ya girmek için o ülkenin bu şartları yerine getirmesi gerekiyor, bunlar içinde sana kredi açıyorlar, bugüne kadar bu müzakereye giren ülkeler en geç 6- 7 senede bu şartları yerine getirip üye oldular, ama maalesef Türkiye 17 Sene oldu bu fasıllardan 16’sını açtı sadece bir tanesini yerine getirdi, 19’u daha ellenmedi.
ARAÇ KULLANMAYI BİLMİYORUZ
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.