Birinci Dünya savaşı Osmanlı ve Almanların mağlubiyeti ile sonuçlanır. Bu her iki ülke büyük yıkıma uğrarlar. Dört sene süren bu savaşta herkes yorulmuş,İngilizlerin başı çektiği İttifak Devletleri’nin isteği olmuş, Almanların burnu sıkılmıştır. Artık Almanlar Avrupa için tehlike değildir. İslam halifesine sahip Osmanlı devleti tamamen çökmüş, külünden onlarca devlet doğdu doğacak. Bunun üstüne Mondros ateşkes antlaşması ve peşinden Paris’teki konferansın sonunda Sevr antlaşması imzalanmıştır. Daha doğrusu Osmanlılara ve Almanlara imzalatılmıştır.
Bu Mondros mütarekesi ve Sevr antlaşması ABD başkanı Wilston’un on dört maddelik barış planı önerileri çerçevesinde gelişir. Bu maddeler özellikle başta Osmanlı devletindeki Kürtler, Asuriler, Ermeniler ve dünyadaki bu durumda olan halklar için bir umut olur. Bunun için Osmanlı yönetimi bu antlaşmaya imza atmasına rağmen hiç bir zaman içine sindiremez. Zira onların felsefesinde tek halk var oda Türklerdir. Osmanlı yönetimi azınlık hakları adındaki maddeyi hiç sevmez.
Bunu takip eden iki yıl içinde İstanbul’da hiçbir ağırlığı kalmayan Osmanlı Hükümeti’nin yanında Mustafa Kemal’in önderliğinde Ankara’da yeni bir yönetim kurulur ve kısa bir dönemde Osmanlı Devleti’nin tek varisi ve sahibi olur. Yeni yönetim artık Cumhuriyetçiler olarak adlandırılır. Bütün yolların İngilizlere çıkmasını bilirler. Ona göre yeni Türk yönetimi ve İngilizler Kürtleri birbirlerine karşı kullanarak uzun bir diplomatik sürece ve şantajlara girişirler.
İngilizler Arabistan’ı onlarca ülkeye böler. Türkiye’nin komşusu Irak ülkesini de kurarlar. Yeni Türkiye yönetimi Kerkük ve Musul üzerinde hak iddia eder. İngilizler bu şehirleri kendi mandasındaki Irak devletine bırakmak niyetindedirler. İngilizler Türkleri bundan vazgeçirmenin yollarını ararlar. Bir İngiliz danışmanı hükümetine der ki;”Şu an Irak’ın kuzeyindeki Kürt Şeyhi Mahmut el Berzenci Süleymaniye’de bir Kürt Krallığı’nı kurmak ister. Eğer buna destek verirseniz her istediğinizi Türklere kabul ettirirsiniz.” İngilizler bu öneri üstünde Şeyh Mahmut El Berzenci’yi kral olarak atar.
Türk yönetimi de daha önce İngilizlere şunu derdi; Eger biz olmasak kimse halifeliğe son veremez. Kürtleri devlet yaparsanız onların felsefesi her zaman İslam kardeşiliğidir. Buradaki en ilginç olay Türk yönetimi de alttan alta Şeyh Mahmut El Berzenci’ye silah göndererek İngilizlere karşı şantaja girişir. Anlaşılan bu iki devlet de amaçlarına ulaşmak için Kürtleri kullanırlar. Uzun girişim ve siyasi çatışmalardan sonra, İsmet İnönü Mustafa Kemal’e Lozan’dan şu telgrafı gönderir:” Paşam! Ya Kerkük ve Musul gider ya da bir Kürt Krallığı kurulur.” Mustafa Kemal’in cevabı tereddütsüz Kürdistan kurulmasın ne giderse gitsindir. Nihayet 24 Temmuz 1923’te İsviçre’nin Lozan kentinde antlaşmaya varırlar.
Her ne kadar bu antlaşma uluslararası düzeyde ve onlarca ülkenin imzası olmasına rağmen özünde bu antlaşma üç ülkeyi ilgilendirir.
1.Yunanistan : Yunanlar birinci dünya savaşında Osmanlı devletinin dağılması ile derin bir hevesin içine girerler. Türkiye’nin ege bölgesine girerler, acaba deyip işgale başlarlar. Yunanlıların kafasında Ege bölgesi ve Konstantin vardı. Bu saldırılar karşınında Ankara hükümeti sıkıntıya girer. Hatta Ankara’yı bırakıp doğu illerine çekilmeyi tartışırlar. Bu tartışmayı yaptıkları bir dönemde iki önemli gelişme olur. Birincisi Ruslar, boğazlarda Akdeniz’e geçme karşılığında Sinop limanına iki gemi silah yeni yönetime verirler. İkincisi Dersimdeki Diyap Axa bin beş yüz adamı ile Ankara’ya varır. Der ki siz geri giderseniz de ben Yunanlara karşı savaşırım. Bundan faydalanan yönetim Yunanlara karşı büyük bir saldırı başlatır. Sonra Yunanlar mağlup olur. Egeden çekilirler. Cephede kaybeden Yunanlılar masada kazanırlar. Lozan’la Ege’deki hemen hemen tüm adaları alırlar.
2.İngilizler : İngilizler neredeyse dünyanın yarısını işgal etmişlerdi. Bugün için onların işgal edip çekildiği ülke sayısı 65’tir. İngilizlerin Ortadoğu’da tek amacı vardı: İslam halifelik sistemini yok edip yerine her ülkenin kendi din anlayışını pekiştirmek. İngilizler Hıristiyan mezheplerinin geçmişte birbirlerine karşı ne kadar acımasız olduklarını iyi bilen bir halktır. Eğer İslam alemi tek halife değil kendi dini yönetimlerine kalırsa, o zaman da bir İslami birlik oluşmaz, bu da İngilizlerin arzu ettikleri bir şeydir.Her ülkede diyanetlerin kurulması bu antlaşmayla resmileşir. İngilizlerin son arzusu bölgede bir Yahudi devletine zemin hazırlamaktır. Onlar da Lozan’la bunları elde ettiler.
Türkiye : Yeni Türk yönetimi bu antlaşma ile fiilen olan varlığını dünyaya kabul ettirdi. Osmanlı bu antlaşma ile tamamen tarih oldu. Kürtler, Asuriler ve öbür azınlıklar konusunda istediklerini aldılar. Kürtlerin ismi bulundukları bu dört ülkede resmi anayasada yer almayacak. Bu antlaşmadan sonra Kemalist yönetiminin giriştiği tüm Kürt kıyımlarına dünya ses çıkarmayıp sessiz kaldı.
Sonuç olarak Sevr antlaşmasını Kürtler değil Osmanlı yönetimi imzalamıştı çünkü öbür Kürt aşiret ve tarikat sahip kişilerin gönderdikleri olumsuz telgraflar, Kürtler adına katılan Şerif Paşa’nın çekilmesine yol açmıştı ama hiç olmazsa Kürtlerin adı bir uluslararası antlaşmaya girmişti. Fakat Lozan Kürtler için felaket oldu. Kürtler kimliğini Müslümanlar halifesini kaybettiler.
CUMA GÜNÜNÜN ÖNEMİ NEDİR?
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.