“İçimde sebebini bilmediğim bir tutsaklık var. Suçum
ne, cezam ne kadar, bilmiyorum. Düşününce özgür olduğumu
sanıyorum. Bazen de mutsuz olmak için bir sebep arıyorum sanki.
Sordum gardiyana, ‘Kendime verdiğim bu müebbet
neden? Neden bu içimdeki tutsaklık?’ diye, sadece boş gözlerle baktı bana.
Kaç Cuma geçti, görüşe gelen yok. Kimi bekliyorum
ki zaten? Suçlu kim, cezam ne? Cevapsız sorular sıkıyor
bazen boğazımı, nefesim kesiliyor kimi zaman. Neyle yaralandım, ilacım ne, bilmiyorum. Kırk yıldır tek kişilik
hücremde suçumdan da cezamdan da bihaber sebepsiz
beklemekteyim.
Bazen kuş olmak istiyorum, ama uçsam ne tarafa gideceğim ki? Yönümü bilmiyorum. Vatanımı, nereye ait olduğumu sorguluyorum çoğu zaman. Parmaklıkların ardından
her gördüğüm kişiyi kurtarıcım zannediyorum. ‘İşte bu kişi kilidimi
kıracak, elimden tutacak, beni bu tek kişilik hücremden çekip
alacak galiba’ diyorum ama sonu yine hüsran oluyor.
Her insan kendi için var bu dünyada. Anlıyorum bir
süre sonra bu gerçeği.
Zaman zaman bakıyorum ki, hücremin kapısını sonuna
dek açmışım. Bu kez de ayaklarım cezalandırıyor beni.
‘Çıkma,’ diyor. ‘Sen suçlusun!’
Kime sorsam hâkim bey? Kır kalemimi bitsin bu müebbet. Kes cezamı düşünmeden… Ben yıllardır sulamışım
içimdeki darağacımı, ellerimle dokumuşum kefen kumaşımı.
Son arzum, bir sigara bile değil. Allah kurtarsın beni ahrette
bu müebbetten.”
Sevgili okurlarım bugün sizlerle,
“TUTSAK” adlı kitabımdan bir alıntı paylaşmak istedim. 😉
@tutsak_kitabim
SOYUNMAK ÇAĞDAŞLIK OLDU
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.