Aşkı yaşamadım ama anlatabilirim. Bir eserin gözünden, uçmayı unutmuş bir kelebeğin hüznünden ya da aldatılmış bir adamın yüreğinden. Anlatabilirim aşkı, sevgiden nasibini alan sevgisiz bir kalpten ama anlatamam mutluluğunu buluttan alan yağmurun çiselenen sesinden. Mevsimlerden bahar, hava güzel, lavanta kokusu bütün mekâna yayılmış. Bir mekânda lavanta kokusu varsa bilin ki orada huzur vardır. Bilin ki mutluluğun gerçek adresidir. Bugün mevsimlerden lavanta… Barda inanılmaz güzel bir kahve kokusu… Bara yanaşıyorum, Americano kahveyi alıp yudumluyorum. Herkesin bildiği gibi Americano kahve bir ve ya iki shot espressonun üzerine kaynar su eklenmesiyle hazırlanıyor ve espresso ile filtre kahve arası bir tat sunuyor. Espressodan daha yumuşak ama filtre kahveden daha sert bir aroma elde ediliyor. Amerikan askerleri, II. Dünya Savaşı sırasında İtalya’da espresso kahveyle tanışmışlar. Sert, yoğun ve miktarca az gelen bu kahvenin üzerine kaynar su ekleterek tüketmişler. Adını da buradan alıyor. Kahvenin yanına yakışacak bir tat “karpatka kek”. Polonya’nın meşhur pastası, ondan da bir dilim alıp cafenin terasına doğru yürüyorum. Hava güzel bir sandalye çekip oturuyorum. Terasta oturan bir kadın dikkatimi çekiyor. Kahvesini yudumlarken aynı zamanda da müziğe eşlik ediyor. Alan Walker On My Way söylüyor.
Sözler inanılmaz güzel,
I’m sorrybut
-Üzgünüm ama
Don’t wanna talk,Ineed a need a moment before I go
-Konuşmak istemiyorum, gitmeden
önce biraz zamana ihtiyacım var.
It’s nothing personal
-Kişisel bir şey değil
I draw the blinds
-Güneşlikler çekmek
They don’t need to see me cry
-Beni ağlarken görmelerine gerek yok
Cause even if they understand
-Çünkü onlar anlasalar bile
They don’t understand
Anlamıyorlar
Sözler akıp giderken kadının gözlerindeki hüzün bir pişmanlığın başlangıcı gibiydi. Böyle bir pişmanlığa kahvenin yanına ağlayan kek yakışırdı. İç sesimi duymuş gibi çalışanı çağırıp ona iyi gelecek bir tatlı istedi. Seçimi de çalışana bırakması beni etkiledi. Gözlerimi ondan alamıyordum. Gelen kek “marguise” çok yerinde bir seçimdi. Kahve ve çikolatalı kekin bileşimi mutluluk hormonunu salgılıyor olsa gerek. Gözlerindeki hüzün mutluluğa doğru ilerlerken yediği kekten zevk alıyordu.
Birini mutlu etmek istiyorsanız kalbine dokunun. Kalpten mutluluğa doğru giden yol da güzel bir kahve ve tatlıdan geçer.
HZ. İBRAHİM KÜRT MÜ?