13 Yaşındaki Çocuğa Neden Dava Açılır?

0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

İstanbul Gaziosmanpaşa Cumhuriyet Başsavcılığı, 13 yaşındaki B.C.G. hakkında ‘Cumhurbaşkanına hakaret ettiği’ gerekçesiyle soruşturma yürütüp iddianame hazırladı.
İddianame Savcı Bilal Korkmaz tarafından; 2009 doğumlu BCG’nin, bir whatsapp grubunda yazdığı sözler üzerine Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezine (Cimer) şikayet edilmesi üzerine hazırlandı.
İfadesi alınan B.C.G. WhatsApp grubunda bulunan şahısların “Şeriat gelecek, idam gelecek. Atatürk’ü sevenler idam edilecek. Şeriat yanlısı olmayanlar ülkemizde rahat yaşayamayacak. Ülkede şeriat yanlısı olmayanların yeri yok” şeklinde ifadeler kullandığını ve buna tepki gösterdiğini ancak küfür etmediğini belirtti. 
Cumhurbaşkanına hakaret etme kastı olmadığını belirten çocuk hakkında yetmezmiş gibi bir de Adli Tıp’a rapor hazırlatıldı.
Adli Tıp raporunda ‘çocuğun eyleminin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayıp, davranışlarını yönlendirme yeteneğinin yeterince gelişmiş olduğu’ savunuldu. (raporu okumayi çok isterdim, hangi gerekçelerle 13 yaşındaki bir çocuğun eylemlerinin hukuki anlam ve sonuçlarını algılaması beklenmiş olabilir?

Beklense bile bu düşüncelerini özgürce ifade etmesi ne gibi tehlikelere yol açabilir?)
Savcı, çocuğun ‘Cumhurbaşkanı’nın onur şeref ve saygınlığına saldırıda bulunduğunu’ belirtip cezalandırılmasını talep etti. 

13-14 yaşındaki bir çocuğun söyledikleri ya da yazdıkları yüzünden bu tür travmatik bir sürece maruz kalması nasıl büyük bir çıkmazın içinde olduğumuzun net bir göstergesidir. Cezalandırılması gereken onlarca kişi dururken taraflı yargınızı uygulamaya koymada çocuklara kadar geldiniz mi?
Burası Kuzey Kore, Venezuela, Irak vs değil.

TÜRKİYE.
Basitçe Halk; ödediği vergileri kendisi için harcaması, ülke adına atılabilecek en iyi adımları atması ve verilmesi gereken en faydacı kararları vermesi üzerine Cumhurbaşkanını, TBMM üyelerini, Belediye Başkanlarını vs seçer.
Bu durumda bizler de halk olarak yanlış bulduğumuz noktaları durumları hatta seçtiğimiz kişiyi ve kişinin; seçtiklerini, akrabalarını, bakanlarını(!), halkın iradesiyle direkt veya dolaylı olarak belli bir makama gelmiş kişilerin hepsini eleştirme eksik noktaları belirtme kişilerin tutumlarını değerlendirme çeliştikleri noktaları vaatlerini hatırlatıp hesap sorma hakkına sahip olmalıyız.

Buna bir iki örnek verebiliriz.

Mesela JMO başkanının dediğine göre! kendisine depremden çok önce jeoloji mühendisleri odası tarafından sunulan uyarıcı deprem raporu için ‘bu plana inanmıyorum’ ifadesini kullanmış olması dolayısıyla yaşanacak olan depremin kaderine bırakılmasına neden olan Kahramanmaraş Belediye Başkanı Hayrettin Güngöre, Afetlere müdahale genel müdürlüğüne ilahiyat fakültesi mezunu İsmail Palakoğlu’nu atayan kişiye hesap sorabilmeliyiz.
Gücü elinde tutması gereken Devlettir, Halktır siyasi yönetimler hükümetler değildir !