İyilik ve erdemin ortadan kalkması sonucu ortaya çıkan karanlık haldir. Zulüm ve haksızlığın sahne aldığı insan dışı eylem tarzları ve akıl dışı düşünce biçimleridir.
Kötülük somut değildir, davranış ve eylemlere dökülerek ortaya çıkan bir haksızlık durumu olarak gerçekleşir. Bilinç ve şuur hali yok olduğunda kötülük kendine hayat bulur. Zulüm ile birleşince de akıl ve irade dışında kontrol dışı insanların sebep olduğu yıkımlar yaşanmaya başlanır.
Kişide içinde yaşadığı topluma ve beraber yaşadığı insanlara karşı iyilik yapacak merhamet ve cesaret yoksa sahip olduğu doğallık ve taşıdığı bilinç ortadan kalkarak karanlığa bürünür. Kalp ve irade aydınlığını yitirir, karanlık insan tabiatının üstünü örter.
İnsan, aklını ve iradesini kullanmadığında, iyilik üzerine olması gereken eylemleri erdemden uzak davranışlara indirdiğinde, kötülüğün temelini atıyor demektir.
Kötülük insan tabiatında olan bir dürtü… Ama ortaya çıkaracak etkenler olmadan hayat bulamaz. Ortaya çıkaran unsurlar da çevre, yaşayan insanlar ve yaşanan ortamdır. Uygun koşullarda kötülüğün yıkıcı ve acı veren olaylarını yaşamak kaçınılmaz oluyor.
Aslında yaradılışı ve fıtratı itibariyle kötü insan yoktur, düşüncesini ve aklını kötü olanla meşgul eden ve uğraşan insan kötülüğü canlandırır. Çevre ve ilişkide olunan insanlar önemli!
Eğitimli olmak, iyi bir gelir seviyesine sahip olmak, kariyer, statü ve işgal edilen makamlar, aile veya akrabalık, meslek grubu kötülük işlenmesinde bir engel değil. Ruhunu kötülüğe esir eden, nefsini kontrol etmeden mutluluk tatmayan, tatmin olmayı beceremeyen kötülük konusunda her şeye açık insan pozisyonundadır.
En önemlisi, Eğitim demek iyi insan yetiştirmek midir? Eğitilen insan kötülük yapmayan veya yapma ihtimali olmayan mı?
Modern dünyanın gelişim evreleri ile ortaya çıkan toplumsal yapının parçalarında göze çarpan şey eğitimin de kötü olanı ortadan kaldıramadığıdır. Çünkü sistem bütünlüğü belli bir insan tipini günün koşullarına göre şekillendirirken, iyi ve kötü olan şeylerin yaşanmasında özgür iradelere işi bırakmakta. Kişilik farklılıkları kötü olanı seçmekte hiç tereddüt etmiyor.
Akılcı, inançlı veya inançsız, özgür, bilinç sahibi, şuurlu, zeki veya zayıf akıllı olan için kötülük tarifi yapılabilir mi?
İyilik veya kötülük belli bir insan tipine mi has?
Hangi düşüncede olursa olsun, hangi hayat tarzını benimserse benimsesin kültürü, dili, inancı ne olursa olsun, insan için kötülük ne anlam taşıyor?
İyi insan da kötülük yapamaz mı? Ahlak ilkelerini benimseyenler kötü eylemde bulunamaz mı?
Bu durumda karşımıza çıkan Adalet, Vicdan, Ahlak, İmankavramlarıanlam kazanıyor.Çünkü iman etmeyen insan için kötülükten başka bir seçenek kalmıyor. İman etmek sadece ilahi sınırları tanımak değil, aynı zamandainsana, topluma, evrene, erdeme, ahlaka, yaşama ve değerlere inanmak ve hayatı iyilik ilkeleri ile donatmaktır.
Kötülük sadece insan dışı olanların veya psikopat karakter taşıyanların sergilediği bir eylem veya düşünce değildir. Sıradan her insanın tabiatında var olan kötülük dürtüsü yönlendirilmediği takdirde yıkıcı, acı ve ölümcül eylemlere dönüşebiliyor.
Tüm donanımları ile mükemmel bir biçimde yaratılan insan varlığın en şereflisidir. Yani varlık ve canlılar içerisinde üst makama oturtulan, bedenini ve ruhunu kullanması için akıl ile ödüllendirilen, eylemlerini ve düşüncelerini bilinç ve şuuru ile sergileyebilen bir potansiyel gücün doruk noktasıdır.
Şereflendirilmek demek, yaşam alanlarında ve düşünce boyutunda irade gücüne her hakkın ve her özgürlüğün tanınmasıdır. Hiçbir canlıya ve varlığa bu özgürlük ve hak verilmemiştir.
Seçme hürriyeti itibariyle mükemmellik özelliği kazanan varlık açısından iyilik yaparak şeref kazanmak veya zulüm ile rezil olmak insanın kendi elinde. Kötülük ile iyilik arasında seçme özgürlüğünü kullananların iyiden yana ağırlık göstermesi bir bakıma aydınlığa ve huzura kavuşmasında aracılar olmakta.
GÜNDEM ZEHİRLENMESİ
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.