Güzellik kalbiyle bakanın gözlerinde saklıdır, yüreğinin en kuytu köşesinde her yeri sarandır.
İnsan, güzelliğin peşinde koşan bir varlık.
İnsan aynı zamanda dostluğun, yarenliğin peşinden koşan bir varlık.
İnsan, kendisinin bilincinde olan bir varlık kendisini anlamak ve daha geniş bütünde kendi yerini bilmek için çırpınır.
Anlamlı bir hayat için, bizi insan olarak geliştirecek, iç dünyamızı daha olgunlaşmış bir düzeye taşıyacak etkinliklere ihtiyaç duyarız. Ama her şeyin zeval bulacağı, toza ve toprağa karışacağı bir dünyada niye çabalasın ki insan? Sonunda yapılan iyilik ve güzellik de yitip gitmeyecek mi?
İnsan hakikate kim olduğuna ulaşmaya çalışır bu yüzdendir vicdanlı oluşumuz, bu yüzdendir kalplerin iyiliğe olan ufku,
Fedakârlığı.
Yapılan iyilikler, birbirimize olan merhametimiz, vicdani duygularımız, insanca yaşayıp var olabilme çabamız. Tüm bunlar insan olmanın şeref ve erdemini hatırlatır. Yeter ki, yönümüzü samimiyetle iyiliğe dönelim ve hayatlarımıza bir anlam verebilirlim.
İyi insanların çoğu Çaresizlik hissettiğinde, gücünün tükendiğini düşündüğünde, acziyetinin farkına vardığında ötelerin sesini daha berrak duyar. Bu ses duyulduğunda teslimiyet, tevazu ve merhametle donanmış olarak iyiliğin peşinden koşmak isteriz.
Şimdi dönüp bakıyorum da ne çok şey yitirmişiz. Sanki yeryüzündeki insani iyilik bir yerlere hapsolmuşta yeryüzüne çıkarılmayı bekliyormuş gibi. Öylece uzak öylece imkânsız gibi.
Başarı, para, makam kibir, ego gibi tuzaklardan kurtulduğumuzda daha tam bir insan olacağımızı, etrafımızdaki kişilerin ızdırabına daha fazla dikkat kesileceğimize ümit ederim.
Ümit ve iyimserliği mücevher gibi ruhunda gezdiren insanlar sayesinde dünya güzelleşir. Böyle insanların varlığı yeryüzüne ışık gibi vurur. Bize iyiliğin hâlâ mümkün olduğunu, istersek kötülüğü değiştirebileceğimizi gösterir.
İnsanın aklının ne kadarının hayra, ne kadarının kötülüğe çalıştığı sorusuna iyimser bir cevap vermekte zorlanıyorum.
İnsanlar canavarlar ve melekler arasında gidip gelebilen bir varlık.
Bazı durumlar bizi sınırlıyor, ama onu aşabilecek bir güce sahibiz.
Bedenimiz bize sınırlar çiziyor, ama ruhlar yükseliyor. Sonlu doğamızın farkına varmakla da, dünyanın bizleri ebedî bir şekilde misafir etmeyeceğini de biliyoruz.
O halde bütün insani zayıflıklarımıza, ölümlülüğümüze rağmen anlamı bir hayata imkân veren böylesi bir yaratıcıya layık olabilmek için güzellik algımızı, içimizdeki insani değerlerin zenginliğini, erdemin, tefekkürün, karşısındakine saygı duymanın bilinci oluşması gerekir.
O zaman kalpler huzurla dolar.
Unutmayın ki ancak iyinin kaim olacağına ve kötünün önünde sonunda zeval bulacağına duyduğu inançla yaşar.
İyilik kandilleri hayatı aydınlatır.
Şimdi iyilik, güzellik adına "içindeki kapıyı aç, aç ki başka kapıları da çalabilesin " başka kapılarda sana açılabilsin.
Ruhların ve kalplerin iyilikle buluşması ve yeryüzündeki tüm insanlığa ulaşması dileğiyle.