Gidişin demli bir çay gibi oturdu yüreğime

Her gidiş bir vazgeçiş değildir

Yalnız çıkılan sarp yokuşlarda

Kimi içinden çıkılmaz bir aşktan gider

Kimi onulmaz sevdasından

Kimi vazgeçemeyeceğini bildiklerinden gider

Kanayan yarasına bir tampon arar...

 

Her gidişin bir sebebi vardır

Kendi bahanelerine tesellisi

Ardından bakakaldığım puslu akşamlarımda

Ani ve umarsız gidişin

Demli bir çay gibi oturdu yüreğime

 

Bazen gidiş değildir gönlü inciten

Bir kılıç darbesi kadar keskin

Bir çocuk çığlığı kadar tiz

Ağır kanamalı hasta kadar ölümcül

Gidişin demli bir çay gibi oturdu yüreğime

 

Her gidiş bir vazgeçiş değildir elbette

Gittin de vaz mı geçtin, yıktın geçtin

Pişmanlığın ne fayda, yaktın geçtin

Kimi zaman acizliğinden gider insan

Kimi zaman tutamadığı sözlerden

 

Bir kıvılcımdı rüzgarın yeşeren dallarımda

Yakıp geçti aşk, umutlar ektiğim ormanımda

Sen kurdun baş köşeme gönül tahtını

Hükümran eyledin ömrüme bakışlarını

 

Şimdi görmeye hasret kaldığım bir düş

Ömrüme adanmış izdüşüm gözlerin

Aşkına tuğyan olup geçtim bu sevdadan

Hüsran bir aşk daha geçti kaldırımlardan

Gidişin demli bir çay gibi oturdu yüreğime...

Her geliş bir vazgeçiş anımsatır yüreğime...