GİDENLERE ÜZÜLME… - Batman Pusula Gazetesi
İkindi Vakti a 16:43
Batman PARÇALI BULUTLU 31°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a

GİDENLERE ÜZÜLME…

0

BEĞENDİM

Haber:

Spread the love

         Okullardaki mevcudun fazla olması nedeniyle, öğrencilerin sabahçı ve öğlenci olarak çift tedrisat yaptıklarını hepimiz biliriz. Eğitim ve öğretim yılının birinci devresinde, okutmakta olduğum sınıfımla, öğlenci olarak öğretmenlik yaptığım bir sene. Okul ile evim arasındaki mesafe yaklaşık olarak 3 kilometre. Okul, her ne kadar işlek bir caddenin yanında ise de, kış mevsiminde günlerin kısalması ve saatlerin bir saat geriye alınması nedeniyle; son dersin bitiminde, belediye otobüsü ve şehir içi özel minibüslerin son seferlerini kaçırmamak gibi bir telaş ve acelecilik sarardı beni ve benim gibi evi o istikamette olan diğer öğretmen arkadaşlarımı… İkinci dönemde, sabahçı oluncaya kadar, kasım ayından şubat ayına dek bu sıkıntıyı hemen hemen her paydosta yaşardık.

Okulumuz ana caddenin üzerinde idi ama ana caddeden yaklaşık 12 basamak aşağıda bir mesafede idi. Zil çalınca okul binasından bahçeye çıkar, bahçe kapısının önünde yığılan öğrencilerin çıkışlarını düzene koyar, sonra da bizi eve götürecek duraktaki araçlara doğru hızlı adımlarla yürümeye çalışırdık. Bazen bu anlar 3-5 saniye gibi bir sürede lehimize veya aleyhimize işlerdi. Lehimize olan anlara sevinirdik. Gideceğimiz yere daha erken varmış olacaktık. Aleyhimize olan saniyelere üzülürdük. Geç kalacaktık. Ama bir akşam bir şey oldu. Araçları kaçırmıştım! Böyle durumlarda sıkılmanın, oflayıp puflamanın bir yarar getiremeyeceğini çok iyi bildiğimden beklemeye başladım. Aramdaki mesafesi 350-400 metre olan giden son belediye otobüsünün arkasından bakakalırken birden önümde özel bir taksinin durduğunu fark ettim. Sürücü, tanıdığım birisiydi ve gideceğim yere doğru gitmekteydi. Keyifle ön kapıyı açarak yanına oturdum. Selamlaşmayla birlikte hareket ettik. Belediye otobüsünü de geçerek daha kısa zamanda gitmek istediğim yere varmıştım. Bir başka gün yine belediye otobüsünü kaçırmış beklerken, başka bir tanıdığın taksisiyle aynı istikamete gitmeye başlamıştık. Bu sefer lastiğinin patlaması nedeniyle yol kenarında duran aynı belediye otobüsünü görmüş ve yine sevinmiştim. Çünkü bende o sırada otobüste olmuş olabilirdim. Başka başka bir günde ise; durakta beklemekte olan otobüse binmeye hazırlanırken, başka bir tanıdığın benim için duran taksisine binerek yola koyuldum. Yolun ortasında araç arızalanmaz mı?… Neresidir? Şurasıdır, burasıdır derken bizi geçen belediye otobüsünün arkasından baka koyuldum. Ve kendi kendime şu olguyu geliştirdim. Hayatın kendisi buydu!… Bazen elime çok güzel fırsatlar geçebilecek, ama sonrası nasıl gelişecekti?… Mesela piyangodan ikramiye çıkabilir ama sonrası nasıl gelişirdi bu sevincin…

         Üzülme ve sevinme duygularım birbirine karışmıştı. Bu iki duygunun içinde bizlere sıkıntı ve keder vereni, elbette ki üzülmelerimizdi. Ama başımıza gelen üzücü olayların; belki de bizleri sevindirecek daha güzel olaylara gebe olabileceğini düşünebildiğimizde…, hayatımızı kendi akışına bırakabildiğimizde…, kısacası kaybettiklerimizin arkasından üzülerek boşuna ve anlamsız kederlere kapılmak yerine şu an yaşıyor olmanın, görebiliyor olmanın pozitifliğinde hayata daha sıkı ve anlamlı bağlanmanın ötesinden gayri elimizden ne gelebilir ki değerli okuyucularım… Otobüsü kaçırdığınıza üzülmeyin, otobüse binmek üzere iken yanınıza yanaşan taksiye de çok sevinmeyin derim. Sadece içinde yaşadığınız anın kıymetini bilerek yaşamın tadını çıkarmaya bakın. En güzel mutluluk da, başkalarıyla paylaşılan mutluluktur. Sizlere az üzüntüsüz, çok sevinçli güzel günler diliyorum.

 

                                                                                     Serdar Feyyaz ONUR

YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

PİYANGO KUMARDIR KUMARDA HARAMDIR

HIZLI YORUM YAP

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.