Orta Doğuda son yirmi beş seneye bakılınca, İsrail’in güvenliği için, derin bir projenin adım adım nasıl işlediğini görülür.   Arap baharı adlı bir söylemle güya Irak’a, Suriye’ye, Mısır’a ve Libya ya demokrasi gelecekti, Görüyoruz ki bahar değil Cehennem geldi.    Adını saydığım bu dört Ülke orduları Çin, Rusya gibi değişik ülkelerin silah teknolojisi ile donatılmıştı, bu dört ülkenin orduları  İsrail için tehlike arz ediyordu.    Bu ülkelerde durum çok karışık, her birisi üç veya dört bölgeye ayrılmış, normale dönmelerine izin vermezler. Mısır’da Mürsi’ye yapılan darbede bu amaçla idi, Sina yarım adası dağlık bölgesine İŞİD hemen sızması, orada Hristiyan olan Kıptilere saldırması  hayra alamet değildi, Mısırda ordu uyanık davrandı, bunun önünü kesti,  fakat Mısırın ekonomisi çok zayıf eli kolu bağlıdır.     Şimdi hedefte İran var, onu nasıl yıkacaklar, işin kütü tarafı İran 1980 devrimini  Arap ülkelerine ihraç etmeye çalıştı, kütü elini uzattı, bir çok karışıklık ve yıkıma neden oldu ve halen oluyor, bundan dolayı İran’ın ağlayanı çok azdır.    Şimdi herkes nefesini tutmuş, 5 kasım ABD seçimlerinden sonra ne olacak İran’a nasıl bir saldırı olur, İran’ı Irak ve Suriye durumuna soka bilecekler mi.   İran’a karadan girmeyi kimse göze alamaz, çünkü İran geniş bir ülke, Halkı Araplar gibi kendi devletini başkasına peşkeş çekmez, tarih buna şahittir, her kes bunu iyi bilir, şimdi yapılacak şey havadan İran’ı dağıtmak ve imkan varsa rejimi değiştirmek.    İran’da suni olan Kürtler ve Belucilere karşı idam kılıcı çok keskindir, bu iki milletin yılda binlerce gençleri idam sehpalarında sallanır,  Kürtler genellikle siyaset, Beluciler hem siyaset hem de Uyuşturucu kaçakçısı,  rejimden çok acı çekiyorlar, çok da rahatsızdırlar,      Fransa’da sürgün olan şahın oğlu ellerini ovuşturuyor acaba beni çağırırlar mı, babasının kayıp ettiği  şahlığını tekrar kurar mı.    Bir çok Senaryo var, ama ABD ve İsrail, İran’ın kolay pes etmeyeceğini bilirler.