Her şeyin dünü ve bugünü olduğu gibi Medreselerinde durumu öyledir.

Medrese deyince aklımıza dini eğitim kurumları gelir doğrusu da odur.

Bölgemizde Medreselerin tarihi çok eskidir, Tarihi gelişime göre üç safhaları vardır.

İlk safha on dokuzuncu yüz yılın ortalarına kadar Mirlere ait olan Medreselerdir, Cizre, Beyazıt, Miks (Bahçesaray) ve daha niceleri, bu medreselere örnektirler, Cizre’deki “Medresa Sor” bugün hala ayaktadır.

Melaye Ciziri, Fekiye Teyran, Ahmed î Hanî  gibi ozan ve alimler bu Medreselerden çıkmıştır.

İkinci safha on dokuzuncu yüzyılın ortasından günümüze kadar olan Tarikat Medreseleridir.

Nurşin, Zokayd, Tıllo bu medreselere örneklerdir, Said i Nursi, Mikisli Hamza, Abdürrahim Hakkari gibi alimler de bu Medreselerden çıkmıştır.

Üçüncü safha ise Cumhuriyetten sonra, köyler de camilerin yanında kurulan ve genelde bir odadan oluşan Medreselerdir. 1965 /69 yılları arasında okuduğum bu Medreselerden, çağımızda  hatırı sayılı Dini Alimleri çıkmıştır.

Her şeyde değişim olduğu gibi burada bazı değişimler olmuştur, özellikle okuyan öğrencilerin hayatında çok önemli ve olumlu şeyler var.

Bizler sabah akşam tabağı elimize alır, belli evlerden tayin dediğimiz o ailenin o öğün yemeği ne ise, bir ekmekle beraber bir kişilik yemek alır gelirdik.

Toplanan bu yemekleri beraber yerdik, Hucre diye adlandırılan Medresemiz hem yatak, hem yemek, hem de okuma salonumuzdu.

Bugün ise, okuma salonu, tabildot yemek, ranzalar, banyolar, her şeyi ile bir yatılı okul gibi.

Geçtiğimiz Pazar günü Diyarbakır Kocaköy ilçesinde bulunan, Müderris Mele Süleyman Kurşun hocanın bir icaze merasimine davetli idik.

Bu hoca doğuştan görme engellidir, gözleri % 15 civarı görür, buda okumaya yazmaya yetmiyor.

Fakat hoca kendini o kadar geliştirmiş ki, Kur’an’a o kadar hakim ki gözleri gören bir hocaya taş çıkarır misali, Tevsir yazdırır, bir çok dini Kitapları vardır.

İcaze verme ve okuma biçiminde, Hoparlo dışında bir değişiklik yoktu, 55 sene önce gördüklerimle benzerdir.

Fakat geçmişte yemek için bir hayvan kesilir yemek meydan da ya da damlarda dizilir, şimdi ise tabildot halinde paket suyu ve ayranı ile hazırdır.

Geçmişte cami veya o tek odalık medresede ağırlanırdık, şimdi ise dört veya beş katlı, suyu, tuvaleti her şeyi modern bir bina.

Geçmişte genelde yaya veya at arabaları ile ulaşırdık, şimdi ise her kesin altında özel araba.

Ne diyelim teknoloji ve medeniyetin nimetleridir.