“Kitaptan önce kendimizi okumaya çalışalım.”
Bu yüzden önemlidir okumak, anlamak, mana yüklemek ve bilgi gücüne sahip olmak. Kendini okuyabilen için bilgi gücü ve benlik hâkimiyeti kendiliğinden oluşan yetenekler olur.
Neden okuyalım?
Nasıl okuyalım?
Ne okuyalım?
Okumak… Söylendiği gibi insana katkı sunuyor mu, yoksa iş olsun diye yapmış olmak için mi eyleme geçiliyor. Okumanın faydası ne ya da kişisel ve bilgi gelişimi için edinilmesi gereken donanımlara alt yapı sağlıyor mu?
Gerçek olan şey aslında temel kaynak olarak Okumak eyleminin sorumluluk ve yük yüklediğidir. İnsana yük yükler ve sorumluluk kazandırır.
Nasıl mı?
Düşünmeyi bilmek, tahlil kabiliyeti kazanmak, geniş çerçeveli ve detaylara kadar sorgulayabilmek, muhasebe yapabilmek, kendini bilmek veya var olanı algılamak amacıyla bilgi ve donanım kazanmanın yolunu yazılı kitaplardan almaya çalışmak. Ama bunun için başlığımızı oluşturan üç sorunun yanıtını bulmak gerekiyor: “Okuma konusunda Neden, Nasıl ve Ne okuyalım?”
Takip etmeye çalıştığım düşünce sitesinin konu edindiği başlıklardan biri olan Okuma bilinci konusunun detaylarında tartışılan sorular olarak insanların değişik gruplara ayrıldığı görülüyor. Felsefi kitaplardan, Psikolojik veya edebi metinlerden, sosyal veya romantik eserlerden, roman ve hikâye kitaplarından macera ve seyahat yazımlarına, tarihi ve mitolojik türlerden biyografik ürünlere kadar yazılan milyonlarca eserin önümüzde yarattığı zenginliğin menbaasından beslenmek için arayışlar devam ediyor.
Çünkü insan aç ve mana sırrına erişmek amacıyla arayışlarını yoğunlaştırıyor. Kendini bilmek, evreni anlamak, insanı tanımak için yapılan yorumları öğrenmenin yolu sayfaları aşındırmaktan geçmekte.
“Neden okuyalım” sorusunun yanıtı belli. İnsanı, evreni ve var olanın bilgisine-hikmetine ulaşmak.
“Nasıl okuyalım” sorusunun da karşılığı zaman ayırmak, yaşam alanlarında kitaplara yer açmak, bilgiyi tartışacak ortamlarda bulunmak ve olağan hayatımızın belli dakikalarında öğrenilenleri başkasına aktaracak paylaşımlar yapmak.
“Ne okuyalım” sorusunun basit bir yanıtı var. Çünkü merak, tereddüt, arayış, sorgulama ve hikmetin derinliğine inmek için cevap verebilecek kaynaklara yönelmek yetiyor.
Üç sorunun ortak cevabı olarak söylenecek olan da şu: Herkes için aynı olan bir düşünce kalıbı yok. Tüm insanların ideal bir başlama noktası yok ve her insanın arayışının temelinde farklı düşünceler, beklentiler, heyecanlar, bilgi seviyesi vardır. Öncelikle temel kaynak olarak kabul edilen temel metinler ve klasikler okunmalıdır. Örneğin, ilahi ve dini alanın en önemli kaynağı ve metni Kur’ an-ı Kerim’ dir. Başlanacaksa Ondan başlanmalıdır.
Kişi olarak örnek şahsiyet modeli olarak insanlığın modeli olan Peygamber Efendimiz okunmalı ve öğrenilmelidir. Çünkü gündem zehirlenmesi tehlikesi-riski kenarda zihinleri bulandırmanın fırsatını kollamaktadır.
İlgilenilen alan veya merak duyulan bilgi kaynağı ne ise öncelikle temel metinlerini bilgi sürecine katmak gerekiyor. Kişinin ideolojisine, düşünce dünyasına, inancına, merak alanına, yaşam alanlarına sağladığı katkıya göre cevap alabildiği okuma metinleri bulunmalı. Kişinin manevi dünyasına, ruh âlemine, davasına ve savunduğu değerlerine uygun kaynaklar okunabilir. Yani hem ruhu hem de nefsi doyuran kitap ve kaynaklar başucuna konmalıdır.
Okumak eyleminde ilerlemek zor gelse de ve büyük bir yük kabul edilse de bilginin artmasıyla birlikte yeni şeyleri öğrenmek kolay hale gelir. Öğrenilenlerin aktarılması ve paylaşılması sayesinde doğru ve hakikatlere ulaşılır.
Okumak, öğrenmenin en etkili yoludur ve zihin gelişimini artırması, hayal gücünü genişletmesi, hafızayı güçlendirmesi, kelime hazinesini çoğaltması yönüyle öğrenme sürecinde insanı rahatsız eden bir eyleme dönüşür. Çünkü okumak aynı zamanda tatlı bir eziyettir.
Yine biliriz ki İlk Emir “Oku” dur, öğrenmenin yaşam anlarıyla buluşarak hayatı anlamlı hale getirmenin kazanımlarını edinmektir. Öğrendiğini öğretme amacı taşıyanlar kendini geliştirmenin ve kültürel birikime ulaşmanın yolunun kitaplardan geçtiğini bilir. Zekâsını körelmekten kurtarmak amacıyla özgüven sahibi olmanın çaresini okuma eyleminde arar.
En önemlisi güncel kalmak ve günlük hayatta olanları bilmek amacıyla da ufkunu geliştirmenin özgürlüğünü kitaplardan ve temel kaynaklardan çıkarmaya çalışır.