Muhtaç olan İnsan’ dır!
Kendi varlığı ve kendi potansiyel gücü, ayakta kalmasına yetmez!
Başka güçler de lazım…
Sağlam irade ve kendine hâkimiyet ilk adımdır. İnanç ve inanma hissi ile insana, kutsala, değerlere, varlığa duyulan bağlanmışlık duygusu, insanın kendisine anlam vermesini sağlayan etmenlerdir.
Sahip olunan kişisel yetenekler ve beceriler insanı, kendini üstün görme duygularına savurur. Sahip olunan fiziki özellikler, bedensel farklılıklar, başkalarına hâkimiyet kurma bilinci yaratır. Elde edilen veya kazanılan maddi sermayeler ve para gücü, diğerlerini yönetme veya kontrol etme dürtüsü doğurur. Mal-mülk sahibi olmak ve kazanç sağlayan maddi imkânların sermayesini edinmek, kibir ve enaniyet hislerini canlandırır.
Ancak unutulan, görmezden gelinen, fark edilse de göz ardı edilen farklı boyutlarımızın da olduğu bilinmeli. İnanç sahibi olduğumuz, varlığımızı yaratan ve ruh-akıl ile donatan bir gerçekliğin sığınmışlık duygusuna muhtaç olduğumuz unutuluyor.
Yaratıcımıza olan geri dönüş hikâyemizin er-geç bizi bulacağı bilinmeden, sermayelerimizi talihsizce harcamanın savurganlığında zamanı ve mekânları feda ediyoruz.
Bu yüzden bazı dönemler ve insan hayatının akışı içerisinde belli evreler, insanın kendisi ile baş başa kalmasına veya kendini sorgulamasına neden olan düşünceleri ve arayışları ortaya çıkarır. “Arınma” dediğimiz ve inanç sistemimizi Nirvana’ya ulaştırması gereken sığınma dürtümüzü tatmin etme adına bir güce, manevi bir kuvvete ulaşmanın yollarını bulmaya çalışırız.
Aslında aranan mutlak gücün ruhumuzda, zihnimizde, kişiliğimizde, düşünce ve iradeli eylemlerimizde kodlanmış olarak var olduğunu fark etmeyiz. Zira ruh enerjisi de bedensel yapı da bir araya getirilmiş bir var olma bilincinin insana dönüştürülmüş formasyonundan başka bir şey değil. Yani yaratıcının bizi var olma gerçekliğine kavuşturmasıdır asıl olan…
Ramazan ayının inanç yoğunluğu ve oruç tutmanın nefis terbiyesi, insanının arınması ve sahiplenme duygusunun canlılık kazanması açısından önemli fırsatlardan biridir. Çünkü aitlik duygusu ve kendimize anlam vermenin nedeni olarak bir güce ulaşmanın ve O’ na inanç hissetmenin manevi huzurunda, iç dünyamızın fırtınalarında sığınacak limanlar bulmanın ümitlerini yaşama şansını elde edebiliyoruz.
Ramazan ayının manevi boyutuna muhtacız. Oruç tutmanın nefis terbiyesi ile bedensel sağlık sürecinin sağladığı faydaların ortaya çıkmasına muhtacız. Çünkü aitlik ve bağlanma duygusu, mağdura yardıma yönelme, muhtaç olana el uzatmanın zihinlerde en fazla bu dönemlerde canlandığını görüyoruz.
Bizi neler mi bekliyor?
Her ne kadar virüs tehdidi ve salgın hastalık tehlikesi evlere olan mahkûmiyeti önümüze koysa da, ibadetleri Camii yerine evlerde gerçekleştirecek olsak da, kitlesel ibadet tarzlarımız yerine bireysel ibadet tarzını sürdürecek olsak da, İslami kimliğimizin gereği olan ibadetleri yerine getiremeyeceğimiz anlamına gelmiyor.
Fitre ve Sadaka kapısı açık, bekliyor olacak.
Zekât, malların ve mülklerin hakkı olan miktarını alarak temizlik yapacağı zamanları bekliyor olacak.
Aç ve muhtaç olanın hakkını alacağı yardımlar, bekleniyor olacak.
Korona-19 virüsünün bize hatırlattığı ve unutmaya hazır olduğumuz yardımlaşma yönümüzün, diğerini düşünme ve muhtaçlığına destek olma erdemlerimizin eyleme geçme zamanları bizi bekliyor olacak.
Oturulan İftar ve Sahur sofralarında lokmaların huzurlu bir şekilde boğazlardan geçmesinin rahatlığına kavuşma adına yapılan yardımların, verilen sadakaların, gönderilen birkaç lokmanın birilerini doyurduğunu bilmenin huzurunu yaşamak nasip olacak.
Ayrıca gurur duyulan çok fazla yönümüz var da hatırlatmak da güzel oluyor. Örneğin yardımlaşma ve muhtaca destek olma inancımız erdemli eylemlerin ilk basamaklarında bulunur. İslami kimliğimiz ve yaradanımıza olan muhtaçlığımız sayesinde içimize konmuş olan merhamet duygusunu sınırsızca yaşama becerimiz var. Bir diğer önemli meziyetimiz de inancımızın gereği olarak temizlik ve hijyen olayının hem virüs salgınına çare olması hem de başka hastalıkları önlemesine çare olma durumudur. Çünkü dinimizin temizlik kültürü bulaşıcı hastalıklara engel olmayı sağlıyor.
Bedensel temizliğin yanında ruhumuzun temiz kalma çabaları kötülük ve hastalıkların ortadan kalkmasında ana kaynaklardır. Yapacağımız şeyler de ibadetleri icra etmek, gücümüz oranında muhtaç olana ulaşmak ve yardımlarımızı sunmak, Rıza-ı İlahi’ yi kazanma adına şükür duygusuyla açılan ellere edeceğimiz duaları doldurmak olacaktır.