Uzun yıllar önce, Cumhuriyet Mahallesi’nin ortasında yer alan sebze-meyve hali, Batmanlıların alışveriş için uğrak noktasıydı. O dönemlerde insanlar, haftalık ya da aylık ihtiyacını halden karşılar, fiyatlar da daha makul olurdu. Ben de çocuk yaşlarımda babamla birlikte halin yolunu tutardım.

Babam alışverişimizi yaptıktan sonra bisiklet arabasına yükler, çıkış kapısında zabıta kontrolüne uğrardık. Zabıtalar fişimizi görmek ister, aldıklarımızla yazılı olanları tek tek karşılaştırırdı. Babama bunun nedenini sorduğumda, “Oğlum, toptancının neyi kaça sattığını denetlemek için böyle yapıyorlar” diye açıklamıştı. Yani sistem vardı, kontrol vardı, denetim vardı.

Günümüze gelelim...

Bırakın daha sıkı denetimi, mevcut haliyle denetimden söz etmek bile zor. Halin giriş-çıkışları adeta Allah’a emanet. Kamyonlar sabahın beşinde mal indiriyor, ortada ne bir zabıta var, ne de bekçi. Çıkışta sorulan fişler ise adeta göstermelik. Araçtan tonlarca mal çıkarken, fişte yazan “iki kasa domates, bir kilo patlıcan”dan öteye gidilmiyor. Ne ürünün menşei sorgulanıyor, ne de fiyatı.

Bu durum sadece hal içinde değil. Köylerden gelen ürünler de çoğu zaman kayıt dışı, fişsiz, faturasız şekilde market ve tablalarda satılmaya başlıyor. Hal böyle olunca fiyatların uçması kaçınılmaz oluyor. Bir kilo incirin 160 liraya, kavunun 40 liraya, üzümün 100 liraya, karpuzun 110 liraya satılması elbette ki şaşırtıcı değil. Çünkü denetim yok.

Velhasıl, bugün halin adı var ama kendisi yok. Yıllar önce zabıtanın fiş fiş kontrol ettiği o sistemden eser kalmamış. Onca ton sebze ve meyve Batman halinden girip çıkıyor ama işin şeffaf, denetlenebilir olduğunu söylemek mümkün değil.

Durumun özeti mi?

Vay halimize, vay!

Hal bu ne haldir?..

Hoşça kalın.