Bilindiği gibi Almanya 1 Eylül 1939 yılında Polonya’ya saldırıp işgal etti, bu saldırı ve işgal, ikinci Dünya Savaşının da başlangıcı oldu, İnsanlık tarihinin bu en büyük trajedisi, Afrika’nın Güneyinden Kuzeyine kadar, Asya’nın doğusundan Batısına kadar, Amerika kıtasının altından üstüne kadar bir felaket yaşandı, resmi rakamlara göre ölen insan sayısı 50 / 60 milyon arasında, yüz milyonlarca yaralı, yıkılan bir dünya, o günün nüfusunu ve yapısını göz önüne alınırsa, evet bu dünyanın gördüğü en büyük felakettir.

Bundan dolayı BM genel kurulu bu günü dünya Barış günü ilan ederek, hiç olmasa insanlık yılda bir sefer bu günü hatırlasın.

Batman Barosu salonunda yapılan panele yaklaşık 150 / 200 kişilik bir kitle katılmıştı, Batmandaki bir çok etkinlik ve panellere katıldım katılıyorum, değişmeyen bir durum her kesimin katılımcıları aynı, bir yerde beyaz olan diğer yerde siyah oluyor, ne yazık ki dün yine bunu gördüm, yani kısacası sevinçlerimiz ve kederlerimiz bir değildir.

Dün kendi kendime düşündüm acaba barış ve insanlık her kesin özlemi değil midir.

Panelistler Av. Mehmet Rüştü Tiryaki, Av. Sezgin Tanrıkulu, Av. Mehmet Emin Ekmen. değişik partiden üçü de Milet vekili. Moderatör Batman Eski Baro Başkanı olan Av. Abdülhamit Çakan.

Elbette konu barış olunca, hani bir laf vardır önce can sonra canan, şu an Mecliste oluşan komisyonun ne yapacağı ne yapmayacağı ve daha da önemlisi başta iktidar partileri olmak üzere kimin ne yaptığı konusu üne çıktı, zaten soru cevap bölümünde sorular de hep aynı, katılımcıların sorularında da açık bir şekilde anlaşıldı ki, her keste bir merek, bir beklenti, daha da kötüsü bir hayal kırıklığı korkusu hakimdi, ne olacak, bu barış durumu devam eder mi, yoksa panelistlerin dediği gibi bugüne kadar 13 sefer denenen bu toplumsal barış yine sekteye uğrar mı.

Ben her üç panelistin de umutlu konuştuklarını, iyi yönde olmasını diledikleri için işin hep olumlu tarafında meseleye yaklaştılar gördüm, fakat gözden ve bayinden kaçmayan bir durum, zira üçünün de laflarından ve tavırlarından çıkardığım, kafalarının derinliğinde bir soru vardı, bir korku bir hayal kırıklığı yaşama kaygısı vardı.

Çünkü bu durumu bozmak isteyenlerin var olduğunu biliyoruz.

Bir ata sözüdür : Kurtlar sisli havayı sever.