Zira enerji tüm dünyada kitlesel insan topluluklarının kullandığı ve vazgeçemediği ana kaynaklar durumunda. Sıkıntı yaşanması sadece üretici ülke ve bölgeleri değil, tüketici ülke ve insan topluluklarını ilgilendiren tedbirler zincirini hayata geçirmekte. Her geçen gün ülkelerin ve devletlerin nüfusun artmasıyla birlikte enerjiye olan ihtiyaçları artmakta…

Ancak artan enerji ihtiyacına karşılık yeterli enerji üretimi ve tedariki sağlanıyor mu?

Maliyet artışı ve fiyatların yükselmesi sonucu yaşanan kriz anlarıyla ortaya çıkabilecek elektrik ve doğalgaz kesintilerinin yaşam alanlarımızda sebep olacağı sıkıntıları hesaplamak gerekiyor.

Diğer önemli bir konu da fiyat ve ödeme artışlarının sosyal hayatta karşılık bulmaya çalıştığı ekonomik krizlerle alakalı gelir yetersizliğine yol açan sıkıntılı durumudur. Çünkü alım gücünün düşük oluşu ve ekonomik yetersizlik hali enerji satın alma alternatifinde hem bireysel hem de toplumsal krizler doğurmakta.

Enerji krizinin ortaya çıkmaması noktasında belirlenmesi gereken programlar olmalı. Sadece bireysel değil, toplumsal tedbirler zinciri sayesinde enerji kullanımı ve sosyal yaşam standartlarının iyileştirilmesi sağlanabilir.

Öncelikle ihtiyaç boyutunda ve kullanılacak sınır dâhilinde enerji sarfiyatı yapılmalı. İsraf denen savurganlık ifadesi ile enerji kavramının birlikteliği sağlanmadan, tüketim ve ihtiyaç miktarını belirlemenin hassasiyeti duyumsanmalı. Suyun, elektriğin, doğalgaz ve yakıtın kullanımını kontrol altında tutmak gerekiyor.

Özellikle büyük kriz nedeni olan Doğalgaz faktörünün yol açtığı sıkıntılar ülkelerarası anlaşmazlıklarda ilk sıralardaki yerini koruyor. Kolay değil soğuk ve kış karşısında ısınmayı sağlayacak donanımları tedarik etmek.

Yüzyılımızın en önemli buluşlarından olan doğalgaz kaynağının her yerde bulunmaması ya da çıktığı kaynaktan diğer ülke ve devletlere ulaştırılmasının yanında artan fiyatların varlığı bazı ülkeleri stratejik konuma çıkararak siyasi güç elde edilmesine yol açabiliyor.

Unutulmaması gereken ayrı bir detay da Fosil kaynakların (petrol, kömür gibi) bitme ihtimaline karşı yeni enerji kaynağı olan doğalgaz faktörünün yanı sıra yeni enerji kaynakları bulma adına uranyum, bor, lityum, titanyum, toryum vb. gibi farklı hammadde ve elementlere yönelmek gerekiyor.

Artık cephe savaşlarının son bulduğu, fakat dijital mücadelenin yoğunluk kazandığı bir dünyanın yeraltı kaynağı zenginliğiyle güç gösterisi yapan ülke/devletlerin ortaya çıktığı bir zamana tanıklık ediyoruz.

Bu durum beraberinde amaç dışı güç kullanımını da getirebiliyor. Enerji kaynağı olan bölge ve ülkelerin diğer ülke ve topluluklar üzerinde hâkimiyet kurması söz konusu olunca siyasi güç sahibi olmak kaçınılmaz seçenek olmakta.

Görünen manzara önümüzdeki uzun dönemlerde siyasi ve ekonomik gücü elinde tutan ve dünya para hareketliliğini eline alan ülke ya da devletlerin, enerji olgusunu oluşturan maden ve enerji kaynaklarının yönetimini de elinde tutacağı gerçeğidir.