Ortaya çıkan sıkıntılar yerini değerli metallere, yani gümüş ve altına bırakmaya başladı. Ancak maliyetlerin artması, yani altın ve gümüş gibi madenlerin paraya dönüştürülmesi zorlaştığından, devletlerin daha ucuza maliyeti olan değerli kâğıtlara yönelmesi durumu ortaya çıktı.
Günümüzde kullanılan kâğıtlar ve değerli madenler (altın, gümüş gibi) yatırım unsurları hem ticari hayatta hem de günlük yaşamda mal-hizmet alımı konusunda kolaylıklar sağlıyor. Milattan önce 7. Yüzyılda Lidyalıların parayı bularak kullanmaya başlaması, tarihi adımın ilk basamağı oldu. Milattan sonra 9. Yüzyılda ilk defa Çin’ de basılan kâğıt paraların kullanılması, coğrafi keşifler ve kıtalar arası ticari hareket sayesinde kısa sürede tüm dünyaya yayılmasını sağladı.
Çalışma ve hayatı sürdürme konusunda zorunlu bir alım gücüne sahip olan para son haliyle hayatın odağında önemli bir konuma oturdu. Olmazsa olmaz nitelikte değer taşıyan para ve para değerindeki sermaye elemanlarına duyulan ihtiyaç ile insani-ilahi alanlarda ihtiyacı duyulan unsurlar arasında yakalanamayan denge sebebiyle günümüz dünyasının birbirine yabancılaşan insan profiline dönüşümler yaşandı.
Sınırsız kazanç, sınırsız para hırsı, daha fazlasını elde etme amacı beraberinde insanlar arası ayrımcılıklar, farklılaşmalar, yabancılaşmalar ve iletişim eksiklikleri getiriyor. Elde edilen para ile sahip olunan güç sayesinde hükmetme dürtüsünün merkezine paranın konması, temel insani değerlerimizi ortadan kaldırabiliyor.
Paraya bir değişim aracı ve mal-hizmet satın alma unsuru olarak bakma yönümüzü sorgulamak zor geliyor. Ne oldu da günümüzde tüm insanların yaşamlarının merkezine koyduğu hayati bir değere dönüşerek, maddi ve manevi değerleri arka plana attı, bilinmez…
Ama hayatın tek amacı olması ve elde edilmesi gereken tek hedef olarak görülmesi sıkıntılar yaratıyor mu?
Öyle… Yaratıyor ve ilahi-ahlaki değer kaybı doğuruyor.
Söylenmek istenen ne mi?
İhtiyaçların karşılanması ve çalışmanın-emeğin karşılığı olacak parayı elde etmenin çabalarında olmak, hayati zorunluluğumuzdur. Hayatın kendisi çalışma-kazanç elde etme felsefesi üzerine kurulu. Bireysel ihtiyaçlarımız ile sorumlu olduklarımızın ihtiyaçlarının karşılanması önümüze para olgusunu koyuyor. Para elde edilmesi gereken bir araç olmalı, fakat yaşamımızın tek anlamı olmadığının fark edilmesi gerekiyor.
Para mutluluk getirir, huzur sağlar.Ancak kullanmasını ve harcanması gereken sınırları bilmek şartıyla! Yokluğu büyük sıkıntılar yarattığından, sahip olunduğunda kontrol etmesini ve dengeli harcamaları sağlamak koşuluyla…
İnsanlara parası kadar mı değer veriyoruz?
HAYVAN ALGISI