İNSANLIĞI GÜÇLENDİRMEK: SOSYAL KRİZLER VE EŞİTSİZLİKLER (2) - Batman Pusula Gazetesi
a

İNSANLIĞI GÜÇLENDİRMEK: SOSYAL KRİZLER VE EŞİTSİZLİKLER (2)

i̇nsanliği güçlendi̇rmek: sosyal kri̇zler ve eşi̇tsi̇zli̇kler (2)
0

BEĞENDİM

Spread the love

Ülkelerin kendi doğal imkânlarıyla giriştiği üretim ürünlerinin kısıtlanması ve bölgesel üretim olanaklarının yetersiz kalmaya başlaması insan topluluklarının yaşadığı krizleri ve ekonomik problemleri artırmakta. İstihdam ve işsizlik gibi ülke ekonomilerine de zarar veren sonuçları doğuran krizler toplumsal huzuru bozduğu gibi insanların yoksullaşmasına da yön veren evrensel bir sorun!

Gerçek olan bir şey var!

Nasıl ki bir ailede tüm çocuklar arasında farklar ve cinsiyete bağlı değişik anlayışlar varsa ülkeler ve devletlerarasında da dış diplomasi itibariyle farklı konum edinme ve farklı yaklaşım tarzları var. Ülkelerin ve uluslararası arenada devletlerin ulusal güçleri/sermayeleri itibariyle diğer ülkeler gözünde belli bir değerleri vardır.

Her ülkeye veya devlete aynı ya da eşit haklar tanınmaması yabancı olduğumuz bir anlayış değil. Sokaktaki oyun oynayan çocuklardan tutun eğitim alanında ki uygulamalara kadar nasıl bir değer farkı gözetiliyorsa, aynı stratejik konum ve jeopolitik anlayışın dış diplomaside ve ulusal ilişkilerde de farklı toplumlara etnik/dini yönden uygulandığı bir dünya siyasetinin merkezinde bulunuyoruz.

Sosyal krizlerin azalması, eşitsizliklerin ortadan kalkması ve insanlığın güçlenmesi konusu ortadan kalkması gereken farklı uygulama ve değer verme anlayışlarının düzeltilmesinden geçiyor.

Doğal afetler ve sosyal krizler yaşanan yüzyılın değil, insanlık tarihinin baş belası olma talihsizliğiyle kurtulamadığımız bir gerçeklik olduğundan başa çıkmanın yollarını üretmenin telaşını duyumsamak gerekiyor. Çünkü “Afet” ve “Kriz” kavramları “Yaşam” olgusuyla beraber anılması gereken bir realiteyi önümüze koyuyor.

İlginç olan bir nokta var. Afet gibi yıkıcı oluşumlar doğal ortamdan kaynaklanan kriz anları olurken sosyal krizler daha çok insan kaynaklı etkenlerin tetiklemesiyle oluşan yıkımları ortaya çıkarmakta.

“Kendi kendine zarar vermek” dedikleri bu olsa gerek.

Koruyucu/önleyici çözümler konusu alınması gereken tedbirleri ön plana çıkarmakta. Tedbir için ise teknoloji gelişiminde insanlığa zararı dokunacak unsurları ve yapısal donanımları kontrol altında tutma gayretine yönelmeye başlamakla sonuca ulaşılır. Kontrolsüz silahlanma yarışı bunlardan sadece bir tanesi.

Sosyal krizleri ve özellikle son 10 yılın vazgeçilmez adresi olan salgın hastalıkları insanlığın kaderi olma ilkesine oturtan anlayışın verdiği zararlar birçok ülke insanının yoksulluk, mahrumiyet, açlık, beslenme düzensizliği, tedavi yetersizliği ve sağlık sıkıntılarını çekmesine yol açmakta.

İnsanları kategorize etmek, sınıf ayrımı yaratmak, ayrımcılığı etnik ve dini seviyelere indirgemek, bölgesel ve coğrafik sınırları hak mahrumiyetleriyle kısıtlamak ve dünyanın Doğu cephesi ile Batı cephesini karşılıklı iki tarafa ayırarak medeniyetler çatışması yaratma girişimlerinde bulunmak, geçmiş tarihte yaşanan yıkımların gelecekte de devam edeceğinin işaretlerini veriyor.

YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

HIZLI YORUM YAP

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.