Aşırı heyecana kapılmak ve beklentilerin bir an önce gerçekleşmesi için yoğun girişimlerde bulunma dürtüsüne telaş diyoruz. Telaş, bir kaygı halidir ve zamanın dar geldiği, bir an önce bir şeylerin ortaya çıkması psikolojisiyle insanda aktif hareketlenmeler doğuran bir kavramı işaret eder.
Sebebi belli olan veya nedeni belli olmayan durumlarda kişide beliren acelecilik anlamına gelen telaş ifadesi, kaygı ve sıkıntı hali olarak da tanımlanabilir. Tanımın içerisine biraz da şaşkınlık ve karışıklık itibariyle belirsizlik hali giriyor.
Amaç, düşünülen konunun eyleme geçmesi noktasında zaman geçirilmeden harekete geçilerek, heyecana sebep olan telaş duygusunun tatmin edilmesidir.
İnsanların kişilik özelliklerinden biri olmanın yanında günlük yaşam ortamlarında yerine göre insanda beliren ve büyük heyecan yaratan bir duygu olarak telaş kavramı bazen olumsuz/hatalı eylemlere yol açabiliyor.
Bu tür sıkıntıları örneklendirme konusunda önümüzde pek farkında olmadığımız veya farkında olduğumuz halde çare bulamadığımız bir sorun noktası var.
Silahlanma!
Silahlanma konusunun köşemizdeki yorumu ülkelerin veya ittifakların milli savunma ya da güvenlik konusundaki edindiği donanımlar değil. Üzerinde durulması gereken nokta “Bireysel Silahlanma” ve toplumsal adalet anlayışında yaşanan zafiyet halidir.
Çünkü büyük oranda bir bireysel silahlanma ve basit silahlar edinme yarışı yaşanıyor. İnsanlar güvenlik kadar ego tatmini ve gösteriş aracı olarak kullanma nedenleriyle gerek ruhsatlı gerekse ruhsatsız silah edinme telaşında.
Sorun dediğimiz durum ilimizin veya ülkemizin yaşadığı bir sıkıntı değil. Dünya ülkelerinin tamamında sorun kabul edilmeksizin önemli bir sıkıntıya dönüşme aşamasında. Öylesine bir dönüşüm ki herkesin belinde basit düzeyde bir silah olması olağanlaştı.
Hatta biraz daha ileri gidenlerin ağır silahları edinme ve düğünde, eğlencede, kavgada ve sanal paylaşımlarında eylemlerinin yoğunluk kazandığına şahit etmeye başladık. Paylaşılan görüntü ve resimler silaha olan eğilimin yüksekliği kadar şiddete olan meyili de karşımıza çıkarmakta.
Garip olan durum bu konuda korku duyulmaması!
İlginç nokta ise edinilen silahı taşımak bir yana ortam fark etmeksizin kullanmaya cesaret edilerek silahların ateşlenmesi sonucu mağduriyetler yaşanması.
Bu durumlar güvenlik ve savunma olgularının zayıflığını göstermekte. Kişilerin kendi adaletlerini sağlama dürtüsünü işaret etmekte. Toplumsal kurallar ve sosyal hayat sürecinin birer elemanı olma gerçekliğini unutturan silahlanma ve silahı kullanmaktan çekinmeme psikolojisi önemli oranlarda mağdur insanlar ortaya çıkarmakta.
Baksanıza ana haber bültenlerinin gündem maddelerine…
Haber bültenlerinin gündem maddelerinin büyük oranda ölüm, kavga, çatışma, yaralama, saldırı ve eğlence sonucu yaşanan savaş halinin içerikleriyle dolu olduğu görülmekte.
Sadece bulundurma veya taşıma amaçlı ruhsat ile edinilen silah/silahlar değil; Kaçak veya edinme/satın alma yoluyla alınan ateşli araçların kontrolsüz kullanımı gün geçtikçe artamaya başladı.
En ufak bir kavga veya çatışma ortamında bile ateşlenen silahlar sonucu ölenler ve yaralananların ne uğruna sıkıntı yaşadığı hiç bir anlam taşımıyor.
Sonra da ilimizin kültürel değerlerinin araya girmesi ve barış ortamlarında arayı bulma çalışmalarıyla birçok insanı rahatsız/huzursuz etme çabaları devreye giriyor.
Güzel bir kültürel değer ve ara bulma yöntemi…
Ama olayları bu kadar seviyesiz hale getirecek cehalet zayıflığına ne demeli?
Resmi kanallara topu atmaya çalışmadan ve kişisel hataları emniyet ve askeri kuvvetlere yığmadan önce bireysel silahlanma telaşı kadar bireysel hassasiyetle mağduriyet yaratan eylemlerden kaçınmanın olgunluğunu göstermek gerekiyor.
YORUMLAR