2 Temmuz 1934 yılında İran şahı Rıza Pehlevi,  Ankara’ya gelip Mustafa Kemali ziyaret eder, iki ahbap sohbet ederken, kurdukları layık devleti birbirlerine anlatıyorlar, biri Cumhuriyet, öteki Şahlık tamamen mutlakıyet ama Layık sistemde hem fikir.

     Şah Rıza kendinden çok emin, Mustafa Kemale dostum der,  Ben Ülkem de okullardan din derslerini kaldırdım, Camileri kendi haline bıraktım, ne yaparlarsa yapsınlar,  ne halleri varsa görsünler, Cuma namazlarını da yasakladım, övünerek devam eder,  ben devletimi tamamen azad ettim, dinciler artık devletime karışamazlar.       Mustafa Kemal dostum der,  sen yanlış yaptın. Ona diyor ki dostum sen iktidarını tehlikeye attın. Çünkü bunlar yer altına iner, cahil insanları (!)  etrafına toplarlar, sen onlara çok kütü malzeme verdin, bunu yapacağına biraz bizim sistemimizi incele ve oradan akıl çıkar.     Bak dostum biz bu konuda senden daha akıllıca davrandık, Camileri kendi kontrolümüz altına aldık, İmamları biz atıyoruz, maaşlarını biz veriyoruz, Cumayı yasaklamak yerine kendimiz yaptırıyoruz, okutulacak hutbeyi biz hazırlıyoruz, Okullarda din dersleri kaldırmak yerine, bu dersleri maaş verdiğimiz kişilerle veriyoruz.   Bu şekilde hem alt kesimlerden memnuniyet alıyoruz,  hem de Dini kendi kontrolümüze alıyoruz. Bize nasıl bir din lazımsa o dini anlatıyoruz.     Zaman Mustafa Kemali haklı çıkarttı, İran da 1960 li yıllarda kıpırdamalar, 1970 li yıllarda başkaldırılar yoğunlaştı, önce sokak gösterileri sonra iç savaşa dönüştü ve 1980’nın başında Şah rejiminin sonu oldu.