Paylaşılan görüntüler veya mesajlar, ilgi duyulan siteler ya da bütonlar-linklerin kopyalanması, birilerinin elinde kişiye karşı silah olarak kullanılmaya çalışılması durumunda ortaya çıkabilecek problemleri sorgulamak lazım.
Basın ve TV kanallarında şahit olduğumuz dolandırıcılık olayları ile kişisel bilgilerin ve sanal ortamda sunulan özel bilgilerin arasında bir bağ var mı acaba?
İstemeden birilerinin dolaylı yollardan elde ettiği bilgileri, insanları dolandırma ve kandırarak kazançlarına el koymaya yönelten girişimlerin temelinde sınırsız paylaşımlar olabilir mi?
İşin bir de güvenlik boyutu var.
Bilgilerimizin ve veri tabanı oluşturan paylaşımların kişiye yönelik oluşturacağı açık alan dışında ne kadar güvendeyiz ya da mal ve can güvenliği konusunda hedef olabilme riskimiz ne kadar?
Mahremiyet kavramının ağırlığı ve önemi bu manada değer taşıyor. Hem korunma ve güvenlik hem de kendimiz dışında aile bireyleri açısından bilinmemesi gereken, gizli olması ve dışarıya yansımaması gereken özel ve mahrem bilgi-görüntülerin sosyal medya ve sanal dünyada paylaşımlara açılması yanlış kanaatlere dayanıyor.
Çünkü işin bir de özenti boyutunun yanında, sahip olamayanların yaşadığı eziklik psikolojisi var.
Paylaşımlarda bulunanların sahip oldukları güzelliği, özellikleri, değerleri, kılık-kıyafetleri, mekanları ve “Benim var, senin yok” mantığı ile özentiye yükledikleri tüm eylemler, aslında sorgulanması gereken şeyleri de özünde barındırıyor.
İlgi odağı olma, herkesin takip ettiği rol model olma veya kazanç elde etme amacıyla paylaşım alanları oluşturmanın ileri zamanlarda istenmeyen acı tecrübeler yaşatabileceği unutulmamalı.