Son yıllarda Batman'da şehircilik anlamında gözle görülür bir değişim yaşanıyor. Cadde ve sokaklarımız asfaltlanıyor, refüjler yeşillendiriliyor, ışıklandırmalar modern hale getiriliyor, yeni parklar, bahçeler, oyun alanları ve spor alanları birbiri ardına hizmete giriyor. Bu tabloyu görünce insanın içi açılıyor. “İşte vizyon bu” diyorsunuz. Ama sonra kafanıza takılan o soruyla baş başa kalıyorsunuz:

Peki biz, bu güzellikleri gerçekten hak ediyor muyuz?

Üzgünüm ama ben bu soruya iç rahatlığıyla “Evet” diyemiyorum. Çünkü ortada büyük bir emek, ciddi bir yatırım ve güzel bir niyet var; ancak buna karşılık gelen bir sahiplenme, bir sorumluluk duygusu yok. Hatta tam aksine, bu kazanımları heba eden bir hoyratlıkla karşı karşıyayız.

Yeni yapılan LED ışıklandırmalar, daha ilk günden kabloları kesilmiş halde karşımıza çıkıyor. Güpegündüz elinde kesici aletle sokak lambasının içine giren insanlar, hiçbir şey olmamış gibi yollarına devam ediyor. Kamera kayıtları var, deliller ortada ama kimse “dur” demiyor. Sonra birileri çıkıp “Sokaklar karanlık, ilgililere duyurulur” diyor. Sormazlar mı, neden karanlık?

Parklar çiçekleniyor, ağaçlandırılıyor, ışıklandırılıyor… Çocuklar için salıncaklar, kaydıraklar, spor aletleri kuruluyor. Aradan üç gün geçmeden bakıyorsunuz, sanki bir savaş alanı! Kırılan oyuncaklar, sökülen lambalar, yakılan çimler… Ayıptır, günahtır. Bu sadece belediyenin değil, hepimizin ortak kaynağı: Milli servet!

Refüjlerdeki çiçekler koparılıp eve götürülüyor. Sabah saatlerinde koyun sürüleri park çimlerinde kahvaltıya çıkıyor. Ağaçlar, “Dükkanımın önünü kapattı” diye testereyle kesiliyor. Asitle kurutulan ağaçlar bile var. Ve sonra hep bir ağızdan şikâyet: “Batman’da yeşil alan yok!”

Şimdi düşünün… Eskiden bir site bahçesine çıkmak için saatlerce izin beklediğimiz günlerden, her mahallede bir parkın olduğu günlere geldik. Atatürk Parkı var, Millet Bahçesi var, semt parkları var… Ama hiçbirini temiz tutamıyoruz. Hiçbir oyun parkı sağlam kalamıyor. Spor aletleri kullanılamaz hale geliyor. Çünkü bizde “koruma” bilinci yok. Biri kırıyor, diğerleri izliyor. Sonra da “Yenisi yapılsın” diye belediyeye sesleniyoruz.

Oysa bu yatırımlar uzaydan inmiyor. Bunların her biri, bizim cebimizden çıkan vergilerle yapılıyor. Kırılan her salıncak, sökülen her aydınlatma, kesilen her ağaç yeni bir maliyet demek. Ve bu maliyeti hepimiz ödüyoruz.

Batman’ın caddeleri, parkları, bahçeleri bizim ortak yaşam alanımız. Nasıl ki evimize, bahçemize, balkonumuza sahip çıkıyorsak; bu alanlara da aynı özenle sahip çıkmalıyız. Başkası için değil, kendimiz için.

Unutmayalım:

“Nasıl görmek istiyorsan, öyle bırak.”

Son olarak; tüm bu güzel çalışmalarda emeği geçen Batman Belediyesi’ne ve Valiliğimize kendi adıma teşekkür ediyorum. Dileğim o ki, bu çabalar heba edilmesin, halkımız sahip çıksın.

Hoşçakalın.