Gassal dizisini belki birçoğumuz izledik. Kimimiz birkaç bölümüne denk geldi, kimimizse baştan sona takip etti. Bu dizi sayesinde birçok insan ilk kez “gassal” kelimesini duydu, ne iş yaptıklarını, nasıl bir ruh hâliyle yaşadıklarını öğrendi. Ama benim anlatacağım mesele ne bir dizi, ne de kurgu.

Geçtiğimiz günlerde bir yakınımı kaybettim. Acının kendisi zaten ağır, ama hayatın devam ettiği de bir gerçek. Cenaze işlemleri için Batman Asri Mezarlığı’na gittik. “Maz-Der”in işlettiği gasilhanenin önünde sıra bekledik. Evet, yanlış duymadınız; gasilhanede cenaze yıkama sırası vardı.

Peş peşe dizilmiş 6-7 tabut… Her biri başka bir hayat, başka bir hikâye. Gassallar yoğun mesaide, imam bir yandan cenaze namazını kıldırıyor, bir yandan defin işlemlerine yardımcı oluyor. Görevli personel, defin işlemini yapıyor; kepçe mezarı kapatıyor, dua okunuyor ve tüm işlem neredeyse yarım saat içinde tamamlanıyor.

Bir yakınını kaybetmeden anlamıyor insan bu sürecin ağırlığını. Ama işin düşündürücü kısmı, sadece duygusal değil. Batman Asri Mezarlığı çok eski değil. Tahminen 8-10 yıl kadar önce açıldı. Ancak bugün artık son ada kullanılıyor. Mezarlığın neredeyse dolmuş olduğunu öğrendim. Yakında burada defin yapılamayacak çünkü yer kalmayacak.

Dikkatimi çeken bir diğer şey ise, gasilhaneye gelen cenazelerin birçoğunun şehir dışından olmasıydı. İstanbul’dan, Ankara’dan, İzmir’den gelen cenazeler… Batmanlılar memleketlerine defnedilmek istiyor. Ve anlaşılan o ki, Maz-Der’in sunduğu hizmetler de bunu kolaylaştırıyor. Yıkama, kefenleme, taşıma, defin – hepsi büyük bir düzen ve saygıyla yapılıyor.

Bir düşünün; 50’ye yakın taziye evi, üç gün boyunca sadece taziyeyi değil, yemek, çay, su ve elektrik gibi ihtiyaçları da karşılıyor. Hal böyle olunca, Batman artık yeni bir mezarlık alanı hazırlama sürecine girdi. Bu hızla giderse, mezarlık konusunda belki de Türkiye rekorunu elinde bulunduruyor diyebiliriz.

Bu iyi bir şey mi, kötü mü? Bunu zaman gösterecek. Ama itiraf etmeliyim, bir gün gasilhanede sıra bekleyeceğimi hiç düşünmemiştim. İnsan yaşamayınca, görmeyince fark edemiyor bazı şeyleri. Adeta o meşhur Kovid günlerini hatırlattı bana. Sıra sıra tabutlar, yüzlerde aynı hüzün…

Demek ki Batman, artık “uzun yaşam şehri” olarak değil, çokça mezarlığı ve bolca taziye eviyle anılıyor. Gerçek bu.

Bir dipnot düşeyim: Mezarlıklara su dökme geleneği, sanıldığı gibi dini bir zorunluluk değil. Bedevilerden kalma bir uygulama. Çölde gömülen cenazelerin mezarları hemen kumla örtüldüğü için, su dökerek yeri belirginleştirmeye çalışmışlar. Aynı şekilde, mezar üstüne taş dizmek de kumda yerin kaybolmaması için yapılan bir uygulamadan ibaret.

Son söz olarak… Allah, tüm ölmüşlerimize rahmet eylesin. Mekânları cennet olsun.

Hoşça kalın.