Cengiz Haşimoğlu - Batman Pusula Gazetesi
a
Cengiz Haşimoğlu

Cengiz Haşimoğlu

22 Temmuz 2024 Pazartesi

BOĞULMALAR ÖNLENEBİLİR (2)

boğulmalar önlenebi̇li̇r (2)
0

BEĞENDİM

Yeryüzünün değişik coğrafik zeminlerinde biriken su kitleleri veya akarsular gibi deniz ve küçük-büyük çaplı göller ölüme yol açan değişkenleri dibinde bulundurmakta. Görünen üst kısım ile görünmeyen su altı dünyasının varlığı insana fayda sağladığı gibi sıkıntılı anlar da yaşatmakta.

Suyun üstü görünen bir manzarayı insana sunuyor. Ancak suyun altı görülmeyen yönüyle tehlike ve riskleri insanı ölüme götüren sonuçları doğurma adına belirsizlik yaratmakta.

Çukurlar, girdaplar, bataklık kısımlar, akış hızının yüksekliği, dip akıntılar, su altı mağara ve oyuklar, bazı hayvanlar, sert dalgalar, su içerisinde biriken ağlar, vücudun aşırı hareketlerinden dolayı yaşanan kramplar ve özellikle yüzme bilmeyen insanlar suyun kötü yüzünü göstermesine sebep olan ölümlü olayları karşımıza dikiyor.

İlimiz örneğinde değerlendirecek olursak söylenecekler kısa bir tedbirler zincirini karşımıza çıkarır. Batman deniz veya göl gibi büyük su kütlelerine sahip değil. Etrafında nehirler ve akarsulardan oluşan bir su ağı var. Bir de barajın havzasını oluşturan toplanma alanı mevcut.

Barajda tutulan su günlük ve aylık periyotlarla belirlenen program çerçevesinde nehir yatağına verilmekte. Batman Çayı baraj havzasından itibaren Dicle Nehrinin parçası olarak sonu Irak sınırlarına geçerek Basra Körfezine dökülür. Batman Çayı, Batman İl sınırlarında uzunluğu 170 kilometre olan bir hat üzerinde adeta can damarı olmakta.

170 kilometrelik hat boyunca kıvrıla kıvrıla ilimizi çevresinden dolanan Dicle Nehrinin kolu olan Çay halkın mesire alanı olmanın ev sahipliğini de sürdürmekte. Piknik yapmanın yanında balık tutma ve yüzme faaliyetlerine de kucak açan Batman Çayı istemeden de olsa ölümlere sahne olma talihsizliğini yaşamakta.

İnşaat sektörüne Kum tedarikinde kaynak olan nehir hattı boyunca oluşan çukurlar, görünmeyen derin noktalar, bitki ve ağlara takılma riski, akıntı gücü, dip akıntı ve yüzme bilmeme gibi unsurların bir araya gelmesiyle haber kanallarında istenmeyen gündemlere tanılık etmek zorunda kalıyoruz.

Yüzme bilmeyenlerin veya iyi yüzücü olunsa da suya girmeden önce düşünmesi gerekiyor.

İlimizde yaz ayının başlangıcı itibariyle başlayan yüzme ve serinleme ihtiyacının asıl sebebi Güney hatta bulunan ve ekvatora yakın bulunan yerleşkesi itibariyle aşırı sıcaklıklara maruz kalan Batmanın coğrafik yapısıdır.

Ama düşünülmesi gereken konu serinlemek ve rahatlamaktan çok can kaybı yaşanmaması olmalıdır. Üzüntülere ve hüzünlere yol açan boğulma olaylarını en aza indirmenin ilk adımı biraz bilgi sahibi olmaktır. İkinci adım yüzmeye uygun yerleri ve su kıyılarını seçmek olmalı.

Balık tutma merakıyla su ile savaşa girmenin galibi genellikle su olduğundan sorgulamaları iyi yapmak lazım. Bir de şehir içinden geçen tarımsal su kanalına yüzme amacıyla girilmemesi konusunda duyarlılık göstermek gerekiyor. Özellikle çocukların farkında olmadığı boğulma riskini büyüklerin takibe alması şart!

Son altı ayda beş kişinin boğularak hayata gözlerini kapatması sadece resmi makamların alacağı tedbirlerle ilgili değil. Bireysel tedbir ve önleyici korunmalar noktasında kurallara uymak gerekiyor.

Devamını Oku

BOĞULMALAR ÖNLENEBİLİR (1)

boğulmalar önlenebi̇li̇r (1)
0

BEĞENDİM

İyi yüzücü olmak veya iyi bir yüzme eğitimi almış olmak yetmiyor.

Su Hayattır…

Yaşamın ve canlının ana özü ve hayat kaynağıdır.

Su olmazsa insanın yaşama tutunma süresi en fazla 3 gündür. Su insan bedeninin üçte ikisidir. Tüm organların ana bileşeni ve karışımını oluşturan öğe olduğundan, vücuttaki hücrelerin büyümesini/çoğalmasını sağlar.

Bedenin ve vücudun sıcaklığını dengeleyerek sindirime yardımda bulunur. En önemlisi yaşamın ana kaynaklarından biri olan oksijenin tüm bedene ve organlara aktarılmasına yardımcı olur.

Bu manada günlük gereksinim duyulan su miktarının alınması önemli bir ayrıntı. Çünkü su takviyesi yapılmayan insan bedeni kurumaya ve sinir/iskelet sistemi ile kan dolaşımı sisteminin dengesiz çalışmasına neden olur.

Su yaşamın kaynağı olduğunu doğal ortamda ve tabiat sahnesinde de göstermekte. Doğal ortamın yapısal döngüsü kendisine yaratıcı tarafından verilen görevi yerine getirirken temele insanı alır. İnsana fayda üzerine kurulu olan ve tabii yaşama olanağı sunan yeryüzünün, insana hayat sahnesi olma anından itibaren su, toprak, hava (oksijen) ve tüm bu unsurların değişimiyle şekillenen haliyle mükemmel donanımları insana sunduğu bir gerçeklik ortasındayız.

Sulak ve bunun sonucu olan yeşil kuşağın suyun olmadığı bozkır ve çöl iklimleriyle karşılaştırılmasıyla varılacak sonuçlar ne denmek istendiğini ortaya koyacaktır. Suyun hayat vermediği veya yaşamı ayaklandırmadığı hiçbir alan yok. İlimizde bu yıl yağışların fazlalığı ve yağmurun istenenden çok yağmasıyla canlanan doğaya baksanıza.

Ürünlerin rekolte artışının yanında yeşil kuşak ve temiz havanın insana faydası özellikle ülkenin en kirli havasına sahip ilimiz açısından önemli değerler olmakta.

Temiz hava ve çevre kirliliğinden kurtulma gibi açlığı duyulan ortamları yaşamanın huzurunu duyumsuyoruz.

Ama…

İşin bir de diğer yüzü var ya!

İnsan vücudu gibi dünyanın da yüzde yetmişi, yani üçte ikisi sudan oluşmakta!

Okyanuslar, denizler, göller, nehirler, ırmak ve çaylar, su birikintileri, barajlar, su yatakları, su kanalları gibi insan hayatının vazgeçilmez ortamlarında hayati kaynak olan su, bazen yaşama fırsatı verdiği gibi ölümcül sonuçlar da doğurmakta.

Bu su kütleleri doğal dönüşüm denen buharlaşma ve gökyüzünde soğuk hava tabakalarıyla buluşma sonucu oluşan yağmurun ana sebebi olmanın yanında mevsimlerin kendi tadında yaşanmasını sağlayan unsurları da canlandırmayı sağlar.

Devamını Oku

YEREL BASIN ORGANI PUSULA

yerel basin organi pusula
0

BEĞENDİM

Zor bir zanaattır aslında basın ve medya organı olmak!

İnsanı haber yapmak başlı başına bir sorun. Çünkü hiç kimse haber konusu olmak istemez. Suçlu olsun suçsuz olsun, olayı yaşayan olsun olayın tanığı olsun, olumlu olsun ya da olumsuz bir haber olsun fark etmez.

Habere konu olmak büyük bir ayıp gibi kabul edildiğinden görsel ve yazılı basına aktörlük yapmak kimsenin kolay kolay kabul edeceği bir seçenek değil. İnsanı veya kurumları yazılı ve görsel basına konu etmek beraberinde riskler de getiriyor. Bireysel manada saldırganlık söz konusu iken kurumsal ve özel sektör alanlarında baskıcılık her an için ortaya çıkma eğilimi gösterir.

Ulusal basın organları gibi şehir basını ya da yerel medya organları önemli bir sorumluluk taşıma bilinciyle habercilik misyonunu tüm sıkıntılarına rağmen sürdürme gayretinde. 2009 yılında adım atılan basın/medya sektöründe ılımlı ilerlemenin bilinciyle Pusula Gazetesinin Yerel Medya alanında ilk sıralarda yer almasında katkı sunan aktörlerin varlığıyla Uğur Beyin çabaları birleşince ortaya güzel şeyler çıkıyor.

Yerel Basın dünyasının bir parçası olmanın gayretiyle hazırlığı yapılan haberlerin ve gündeme taşınacak konuların aracılığını yapma ilkesini benimseyen doğru bir çizginin adayı olarak gazetemiz önümüzdeki yıllarda da PUSULA görevine devam edecek.

Bilinen gerçeklik basın organları ve Medya iletişim araçlarının toplumsal hayatın işleyişinde, bireylerle alakalı etki gücünün sınırları çok geniş çerçevelere sahiptir. Habercilik, görev olarak bilgi yönlü haber ve gerçek olaylar üzerine kurulu yayıncılık politikasını sürdüren somut bir boyuttur.

Haber konusunda bilgi alma, elde etme, elde edilen haber ve bilginin değiştirilmeden, yanlış yorumlarla harmanlanmadan olayı olduğu gibi algılamaya hazır toplumsal bireylere aktarma işini yürüten aracıları (kişi ve materyalleri) kapsayan bir süreçtir.

Habercilik, olanı olduğu gibi alıp dinleyiciye, izleyiciye, okuyucuya, takipçiye aktarmaktır. Yapılan aktarma işinde gerçeği olduğu gibi yansıtıcı ilkeleri izleme ve yorumu da haberi/bilgiyi alan kişiye bırakma asıl hedeftir. Sansasyon ve tepki yaratma adına abartılı eklemeler yapmak, olayı sulandıran magazin haberciliğine dökmek kaçınılması gereken bir durumdur.

Haber ile bilgi arasında, topluma/bireye aktarılacak malzemeler var oldukça ve medya denilen kitle iletişim araçları söz konusu olduğu sürece, doğru ve gerçek habere olan ihtiyaç itibariyle yere sağlam basan haber organları daha fazla önem kazanacaktır.

Haberin özü bilgi içerikli olmalıdır ve bilgi aktarımı habercilik misyonunun doğruluk ilkelerine dayalı temelleriyle geçerlilik kazanmaktadır.

Bu ilkelerle hareket eden gazetemize ve takipçisi olan okurlara yeni bir yaşa girmenin onuruyla sağlık ve huzur dolu günleri temenni etmek son söz olsun.

Devamını Oku

ANIZ YİNE GÜNDEMDE (2)

aniz yi̇ne gündemde (2)
0

BEĞENDİM

Toprağa ve doğal çevreye sadece gelir getirici kazançlar olarak bakmadan, yıl bazında daha verimli kullanmanın yöntemlerini takip etmek lazım. Örneğin Mısır gibi bir ürünün üst üste ekim yapılması hem verimi hem de rekolteyi düşürmekte!

Bir de asıl konumuz olan Anız konusu başlı başına bir problem alanını önümüze koyuyor. Toprağın hasat sonrası tekrar ekime hazırlanması ve hazır hale getirilmesi için dinlendirilmeden önce temizlenmesi gerekiyor.

Yani hasat sonrası toprakta kalan eski ürünün kök ve saplarının/atıklarının temizlenmesi için emek ve mesai gerekmekte. Özellikle atık ve sapların varlığı yeni ekim için engel yaratmakta. Bu nedenle çöp ve sapların toplanması konusunda tembellik devreye girmekte.

Basit olan yol her zaman tercih ediliyor ne yazık ki…

Yakma!

Bir çakmak ve kıvılcım ile atıklar, saplar ve yabani otları temizleme adına resmen katliama girişilmekte. Anız diye dert yandığımız kavram işte bu anda devreye giriyor. Zaman, emek ve mesai harcamayı değil, ateşe vererek kısa sürede temizlik yapmayı tercih eden cehalet gösterisinin sebep olduğu kötülük tüm insanların yanı sıra canlıları etkilemeye başlıyor.

Anız ile başlayan ateş ve alevler her ne kadar atık ve sapları yok etse de sadece bununla sınırlı kalmıyor. Aynı zamanda toprağın yapısındaki bakteri ve ekolojik canlıları da öldürüyor. Ortaya çıkan duman ve küller çevre kirliliği yaratmanın yanında ilimizi çevreleyen bir karbondioksit ortamı yaratmakta.

İnsana ve hayvanlara olduğu gibi toprağın kendisine de zarar veren ve ölümcül etkiler yaratan anız yönteminin diğer adının cinayet olduğunu unutmamak gerekiyor.

Toprak can damarımız, Doğal Çevre yaşam alanımız, Canlılar ekolojik ortamımızın ana karakterleri olmakla birlikte, biz insanlar da yaşam sürecinin gerçek aktörleri olarak evrenin var olan biyolojik dengesinde yer edinmeye çalışan yaratılmış varlıklarız.

Emek harcama, zaman ayırma ve masraf yapma gibi dinamizm yaratan alışkanlıkların geri kazanılması gereken bir dönemde, tüm varlıklara zarar veren tembel uygulamalara vakit ayırmamayı ilke edinmeliyiz.

Üreticilerin ve toprak sahiplerinin gerek kendi ekimleri gerekse icar yoluyla kiraladıkları arazilerin tekrar ekime uygun hale getirilmesinde meşru yöntemleri kullanmaları şart. Anız gibi yakarak veya ateşe vererek olmaz bu iş…

Kolay yoldan masrafsız ve emeksiz bir şekilde hareket ederek insana ve hayvanlara olduğu gibi besin kaynağımızın ana kaynağı toprağa da zalimlik gösterisi sunmanın hesabı ağırdır. Bu hesap insani hesap olmasa da ilahi bir hak yeme vebali taşıdığı unutulmamalıdır.

Bir de ilginç olan ayrı bir detay da yaptırım ve cezaların caydırıcılık yaratması. Zira para cezası, çiftçilerin faydalandığı tarımsal devlet desteklerinin kesilecek olması anızı önlemede önemli engeller doğuruyor.

Garip ama etkili olan cezai işlemlerin uygulanması Batman genelinde etki yaratmakta. Temennimiz aynı caydırıcılık olayının Diyarbakır ve Silvan mıntıkalarından kaynaklanan anız sıkıntısına yansımasıdır.

Devamını Oku

ANIZ YİNE GÜNDEMDE (1)

aniz yi̇ne gündemde (1)
1

BEĞENDİM

Her şey insan için…

Olması gereken önemli bir hak ve hakkın dile getirilmesi konusunda insana verilen mükemmel bir yaşam fırsatı!

Bitiyor mu?

Hayır! Çünkü asıl iş bu aşamada başlıyor. Hak edileni yaşarken heba etmeme veya verilen nimeti sürekli kullanma adına yok olma sebeplerine indirgeme hatasına düşmemek önemli.

Hatalar dedik ya…

İnsan kaynaklı eksiklik, yanlışlık, hata ve ihmal konuları son bulmuyor. Zira Çevre Kirliliği gibi hava, su, toprak unsurlarının korunması gereken kaynakların tedbirleriyle uğraşırken, detaylarda Anız gibi ölümcül bir yanlışa yönelmek garip oluyor.

Yine Anız konusu ve yine yılın yaz aylarında hasatların yapılması sonucu arazide/toprakta kalan atıkların temizlenmesi için gösterilen tembellik ve masraftan kaçma düşüncesinin karşımıza çıkardığı zehir hava ve kirlilik! Her yılın Haziran ayında başlayan ve Ağustos sonlarına kadar süren hasat döneminin geride bıraktığı kötü miras Anız ve Anızın yol açtığı kirlilik ile yakma olayının sonucu ortaya çıkan canlıların/toprağın ölümü olmakta.

Kırsal bölge olmanın getirdiği tecrübe ve Çiftçilik geçmişi itibariyle ilimizin sahip olduğu kültür ve yaşam tarzı toprağa olan bağımlılığımızın ana göstergesi. İlimiz her ne kadar şehirleşme sürecinde gelişim gösteren ve nüfusu her yıl belli oranda yükseliş gösteren bir yerleşke olsa da toprak ve kırsal hayat koşullarından sıyrılamamış durumda.

Tarım ve Hayvancılık gibi iki önemli alanda üretim ve geçim sağlama işleyişini takip ediyoruz. Tabiri caizse Tarım ve Hayvancılık etkinliği geçim kaynaklarının ilk basamaklarında yüz binlerin uğraş alanı durumunda hayatı şekillendiren temel dinamikler.

Topraktan kopmama, kırsal hayat, üretim süreçleri, çiftçilik ve hayvancılık faaliyetleri, doğal ortam ve çevre gibi unsurlar nedeniyle görünen manzara ekim ve hasat sezonlarının hiç bitmeyeceği yönünde.

İlimizi çevreleyen bereketli topraklar çok fazla ve insanımız değişik türde ürün üzerinden ekim yaptığından dolayı her yıl çiftçilik faaliyetleri durmadan gelişim göstermekte. Yani toprak boş kalmadan değişik türde tarım ürününün elde edilmesinde insanımız emek harcamakta.

Üretim yapılması, tarım ürünlerinin doğal ortamda elde edilmesi, toprağın bereketi ve sağladığı kazançlar; Çiftçimizin önceleri Tütün ile Buğdaya dayanan ve Sebze üzerine kurulan üretim faaliyetlerini Pamuk, Mısır ve son 20 yıl içerisinde Fıstık üretimi üzerine kurmasıyla toprağa olan ihtiyaç artış göstermeye devam etmekte.

Toprak karın doyurmaya devam ediyor…

Ama iş sürekli üretim üzerine yoğun mesai ve emek harcamakla bitmiyor. Alınması gereken tedbirler ve uygulanması gereken temel ilkeler geçerliliğini sürdürtmekte. Toprağı ekim/hasat için uygun şartlarda kullanmanın ve daha fazla verim almanın ana kriterleri var.

Devamını Oku