Veysel Keskin - Batman Pusula Gazetesi
bonus veren siteler casinositeleri.co https://www.battle-brothers.net
güvenilir casino siteleri istanbul evden eve nakliyat deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler popüler casino siteleri sex shop ofis taşıma parça eşya taşıma evden eve nakliyat nakliyat casino siteleri 2024 en iyi casino siteleri erotik shop uluslararası nakliyat
Öğle Vakti a 12:17
Batman AÇIK 17°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a
Veysel Keskin

Veysel Keskin

25 Nisan 2023 Salı

ZAMAN İLERLEDİKÇE BAYRAMLARIN DA ANLAMI KALMIYOR

0

BEĞENDİM

ABONE OL

2000 Yılına kadar resmi ve dini bayramların dolu dolu geçtiğine şahit oldum. Ramazan ve Kurban Bayramları bir hafta on gün öncesinde bizi bir heyecan sarardı.

Anne babalarımızın aldığı bayramlık kıyafetleri bayram gününe kadar evin içinde mutlaka her gün giyerdik.

 Öyle bir mutluluktu ki kelimelerle anlatılmaz. Bayram günü bayramlıklarımızı giyer bayram namazında büyüklerimizin yanında saf alırdık.

Namaz sonrası cami avlusunda sıraya giren büyüklerimizin ellerini öper bayramlarını kutlardık.

 Daha sonra eve gidip bayram yemeği yerdik ve elimize aldığımız poşetle mahallede şeker toplamaya giderdik.

Yorgunluk nedir bilmezdik neredeyse evlerin tümünü tek tek gezer hatta poşetler dolar eve gidip yenisini aldığımız oluyordu.

Bayram günün o havası bile bizi mutlu ediyordu.

Şimdiki çocuklar bir çok güzellikten mahrum kaldı. Evet aileleri kıyafet alıyor ama çocuk evden çıkamıyor.

Arkadaşlarıyla mahalleyi gezemiyor. Sadece evin içinde ve ailesiyle gittiği akraba bayramlaşması hepsi bu.

Aynı şekilde 23 Nisan Bayramı.

Bizim dönemlerde 10 gün öncesinde okulda sınıfları balonlarla süslerdik 23 Nisanla ilgili şiir, komposizyon ve remiz yapardık.

Kim güzel yazmış ve çizmişse okul köşesine asılırdı.

Törenler olurdu. Halk oyunları vardı, bando takımı vardı. Bizde bunların arasında yer almak için bir birimizle yarışırdık.

Tören günü tertemiz giyinir ve saatler öncesinden okulun bahçesine gider beklerdik.

Burada renkli kıyafetli arkadaşların da heyecanı bizimkiyle aynıydı.

 O günün bitmesini istemezdik. Şimdilerde o da mazide kaldı dediğim gibi şimdiki çocuklar ondan da mahrum kaldı.

Aslında çocukların bu şekilde yetişmesinin sebebi ailedir.

Aile bunu çocuğa aşılamadığı için çocukta böyle biliyor.

Hepinizin geçmiş Ramazan Bayramını kutluyorum.

Devamını Oku

ESKİ RAMAZANLARI HATIRLIYORUM

0

BEĞENDİM

ABONE OL

Gündüz herkes işinde gücündeydi. Camiler öğle ve ikindi namazlarında da şimdikinden daha kalabalık olurdu. Namazlardan sonra cemaatten bir kısmı camide Kur’an okur, bir kısmı da arka taraflarda uzanır, oruç saatlerini tamamlamayı sabırsızlıkla beklerdi.

Alaca karanlık bastırınca millet evlerinin damlarına ya da balkonlara çıkıp ezan sesini duymaya koyulurdu. Caddeler, evlerine dolu poşetlerle dönen insanlarla, ellerinde sıcak ekmeklerle evlerine koşturan çocuklarla doluydu.

İlk “Allahü Ekber” nidası işitildi mi herkes sofraya oturur ve iştahla Allah’ın sunduğu nimetlerin tadına varırdı. Bazen teknik aksaklıklar olurdu, saati gelmesine rağmen ezan sesi duyulmazdı. O zaman balkonlarında, damlarında bekleyenlerden homurdanma sesleri duyulurdu. Evlerinin cephesi cami minaresini görenler, minarenin ışığından ezan vaktinin geldiğini anlayabiliyorlardı. Akşam çayından sonra camiler, teravih kılacak vatandaşlarla dolup taşardı. İmamlar biraz hızlı kıldırırdı namazları, ama cemaat imama yetişmekte ısrarcı olurdu.

Ve sahurlar…

Davulcular gümbür gümbür sokakların arasından geçerlerdi. Sokaktaki evlerin ışıkları teker teker açılırdı. Sokakta ışığı açılmayan bir ev bile olduğunda davulcu daha tok bir sesle “uyanın” diye bağırır ve tokmağı davula daha sert indirirdi. Mahmur gözlerle, yarı uykulu yarı uyanık bir şekilde herkes sofralarda toplanırdı. Sahur yapanlar televizyonu açar Ramazan programlarını izlerdi. Uyarı salasından önce herkes midesini suyla doldururdu. Ezandan sonra sabah namazı kılınır ve herkes sabahın seherinde yatağına geçer uyurdu.

Bir tadı vardı Ramazanın. Bir coşkusu, bir havası vardı. Ramazanın son günlerinde herkes fitresini çıkarır ve en yakınındaki maddi durumu iyi olmayan ailelere dağıtırdı. İşin ilginç yönü ise maddi durumu iyi olmayan aileler bile fitresini çıkarır başka bir muhtaç aileye verirdi.

Şimdi düşünüyorum, gerçekten yukarda anımsadığım Ramazanlar bize çok şey kattı. İster dini bir olgu isterse de bir gelenek diyelim, öncelikle toplum olmayı öğretti. Yardımlaşmayı, halden anlamayı, çevremizdekilerden haberdar olmayı öğretti. Bir sofrada doymayı, bölüşmeyi ve şükretmeyi öğretti.

Yardımlaşma had safhadaydı. Komşular evlerine aldıklarını komşularına da ikram eder, komşulara da dağıtırdı. Sofralar çeşit çeşit nimetlerle bezenirdi.

Şimdiki toplum mu, o zamanki toplum mu? Biz o günleri görerek büyüyen bir nesil değil miyiz? Bunu sürdüremez miydik? Belki o coşku, o hava yok bugün. Belki o bilinç yok ama yardımlaşma, dayanışma ruhumuzu kaybetmeyelim bari. Soralım, sorduralım imkânımız varsa. Muhtaç ve geçinme sıkıntısı çeken ailelere imkânlarımız ölçüsünde elimizi uzatalım. Bu hasletlerimizi yitirmeyelim!

“Komşusu açken karnı tok halde yatan bizden değildir” diyen Peygamberin ümmetiyiz.

Toplumsal bütünlüğü korumak, mutlu bir toplumun olmak için yardımlaşma ve dayanışma elzemdir. Bugün “yardımlaşma” kavramının kapsamı genişlemiş ve tüm insanlığı içine almıştır. Biz yine de en yakın çevremizden başlayalım ve örnek bir toplum olalım.

 

Devamını Oku

MÜBAREK GECELER

0

BEĞENDİM

ABONE OL

1. Mevlit Kandili, 2. Regaib Kandili, 3. Miraç Kandili, 4. Berat Kandili, 5. Kadir Gecesi

Günlerin en faziletlisi hangisidir?

Allah’ın bütün günleri faziletli olmasına rağmen en faziletli gün, Muharrem ayının 10. günüdür.

Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) hangi gecede doğmuştur?

Mevlit Kandili gecesinde doğmuştur.

Kur’an-ı Kerim hangi gecede inmeye başlamıştır?

Kadir Gecesi’nde inmeye başlamıştır.

Tövbe eden Müslümanlar’ın günahlarının affedildiği gece hangisidir?

Berat Gecesi’dir.

İsrâ ne demektir?

Peygamber Efendimiz’in (sallallahu aleyhi ve sellem) bir gece Mescid-i Harâm’dan alınıp Kudüs’teki Mescid’i Aksa’ya götürülmesidir.

Miraç ne demektir?

Peygamber Efendimiz’in (sallallahu aleyhi ve sellem) İsrâ olayından sonra göklere yükseltilmesidir.

Peygamber Efendimiz’e (sallallahu aleyhi ve sellem) Miraç’ta hangi hediyeler verilmiştir?

1. Beş vakit namaz

2. Bakara suresinin son iki ayeti (Âmenerrasûlü)

3. Ümmetinden şirk koşmayanlara şefaat etme hakkı

Dua nedir?

İnsanların maddî ve manevî ihtiyaçlarını, herhangi bir aracı olmaksızın doğrudan Allah Teâlâ’ya arz edip yalvarması, yerine getirilmesini dilemesidir.

Tövbe nedir?

İşlenmiş bir günaha pişman olup bir daha işlememeye dair Cenab-ı Hakk’a söz vermek ve O’ndan af dilemektir.

Tövbenin kabul olmasının şartları nelerdir?

1. Günahı terk etmek

2. Yaptığına pişman olmak

3. Tekrar yapmamaya karar vermek

 

Devamını Oku

HİÇBİR ŞEY KENDİLİĞİNDEN GERÇEKLEŞMİYOR (2)

0

BEĞENDİM

ABONE OL

Özellikle Batman’ ın yerleşim alanı olarak düz bir arazide olması, hava dönüşüm ve akımlarını alacak bir konumda olmaması, yerleşim birimini ve insanları kirli hava kütlelerinin altına alması da kirliliği artıran unsurlar.

Bunların yanına bir de yeşil alan eksikliğini koyun…

Geçmişten itibaren 608 bin gibi bir insan sayısına ulaşan İlimizin, 2010 sonrası dönemde tanıştığı Doğalgaz Sistemi ile hava kirliliğine büyük oranda son verebildiğini görebiliyoruz.

Dünya sıralamasında havada bulunan zehirli partiküller açısından 5 yıl öncesine kadar ilk sıralarda bulunan ilimizin, doğal iklim yapısı ve hava hareketleri nedeniyle yağışların az olmasında etkisini göstermeye devam ediyor.

Ama sevindirici olan bir gelişmenin varlığı biraz umut dağıtıyor.

Yapılan Ilısu Barajı’ nda tutulan ve Hasankeyf’ i altına alan büyük su kütlesinin yanı sıra, İlimizin Batı kısmında bulunan Batman Çayı’ nın artan su birikimi ile oluşacak buharlaşma ve sıcak-soğuk hava kütlelerinin hareketliliği nemli ve yağışlı dönemlere yol açacak.

Bu yüzden İlimizin geçmişi şu an mevcut insan potansiyelinin sağlığı ve hastalıklara olan direnci açısından zayıf bir karneye sahip.

 Kirli hava koşulları, kar ve yağmur gibi yağışların eksikliği, zehirli gazların salınması, temizlik bilincinin yatersiz kalması gibi sebepler günümüz kalp, damar ve solunum yolları hastalıklarının ortaya çıkması, ölümlere yol açması konusunda tetikleyici etkenlerdir.

Genç kuşak ve çocuk yaştakilerin biraz daha şanslı olduğu bu durumun en büyük talihsizleri, 90’ lı yıllarda ve öncesinde doğan, zehirli ve kirli hava ortamında bulunan bizim gibi insanları olmakta.

 Çare olarak dikkat ve hassasiyet konusunda sağlık tedbirlerine duyarlılık göstermek işaret edilebilir.

Günümüzü kuratamadık, ama geleceği veya yeni kuşakların sağlıklı ve temiz ortamları, bizim mevcut yaşam koşullarımız için geç kalınmış değil.

Yeşil alanlara önem verişlmesi, hava kirliliğne yol açacak ısınma-yakıt kontrollerinin yapılması, yeni imar yerlerine proje üretilmesi, park alanlarının çoğalması için projeler hazırlanması gerekiyor.

Ayrıca sivil halkın da kendi ev, sokak, yaşam alanlarına ağaç yetiştirme adına girişimlerde bulunması da unutulmamalıdır.

Devamını Oku

HİÇBİR ŞEY KENDİLİĞİNDEN GERÇEKLEŞMİYOR (1)

0

BEĞENDİM

ABONE OL

Her şeyin bir sebebi var ve her olayın temel kaynağı olan bir gerçeklik kendi varlığını hissettirmeye devam ediyor.

Karşınızda muhatap olduğunuz kişiler size olumsuz davranışlarda bulunuyor veya söylemleri aşağılayıcı eylemlere yöneliyorsa, sebebi, kendi eylem ve söylemlerimizin sakat olmasındandır.

Sebep olan etkenleri, yani kendi kötü eylem-söylem tarzlarımızı düzeltmeden, karşıdaki muhataptan olumlu hareket tarzı beklenmesi mümkün olmaz.

Günümüzde, İlimizin sağlık alanında karşılaştığı ve şaşkınlık yaratan bir artışla ölümcül vakaları önümüze koyduğu Kalp Hastalıkları kaynaklı ölümlerin bundan sonra yavaş yavaş sorgulanması ile meşgul olmaya başlayacağız.

Çünkü olması gerekenin üzerinde ve artış göstererek Kalp-Damar hastalıkları, solunum yolu rahatsızlıkları ile damar tıkanıklığı kaynaklı rahatsızlıklar ani ölümleri karşımıza koymaya başladı.

Sadece son 3 yılda meydana gelen Kalp ölümlerinin bir istatistiğine bakılırsa ne söylenmek istendiği anlaşılacaktır.

Çünkü İl olduğumuz 1990/91 yıllıları sonrası aşırı bir büyüme ve gelişme trendine giren ilimizde, sağlıklı yaşamaya müsait alanlar yoktu ve hala da çok az!

Güneydoğu Anadolu İklim tipi olarak Karasal özellikte olan ve sıcak, kavurucu bir havanın etkisinde, yeşil alanların olmadığı, gece-gündüz sıcak farkının yüksek olduğu çöl hava koşullarının ağır bastığı bir yapıda. Kışların soğuk, yazların yakıcı olduğu bir iklim tipinin neden olduğu 55 derecelik Bozkır bitki örtüsüne alternatif olacak ormanlık ve ağaç alanlarının yokluğu en büyük eksiklik.

İnsanların yeşil alana olan açlığının azlığı, ağaç dikme veya oksijen deposu olacak alanları oluşturmama düşüncesi sağlıklı yaşam şartlarının da oluşmamasına yol açıyor.

90’lı yıllarda kendini gösteren Şehirleşme ve gelişme modellerine ayak uydurulamamış olunması, yaşayan nüfusun ile zamanın yerel yönetimlerinin geleceği görememesi, sağlık ve temiz havaya olan gereksinimin betonlaşmaya kurban edilmesi, bina ve yerleşim alanlarının yapımında yeşil kuşağın eklenmemesi gibi sebepler bizi kirli havayla yaşatmayı başlattı.

TÜPRAŞ ve TPAO’ nun yıllarca havaya saldığı gazların, bir zamanlar var olan Termik Santralin, ısınmada kullanılan kötü yakıtların, İlin mimari ve İmar tarzının, araçların egzoslarının yol açtığı hava kirliliğinin yanında, İlimizin coğrafik konumunun sıkıntılı yerleşim yapısı hava kirliliğinin temel kaynakları oldu.

 

Devamını Oku

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.