GÜZEL YAŞAMAK
VEYSEL ÖZDEMİR
Özellikle bazı sahâbiler hakkında kitaplarımızda “hasüne İslâmuh” (güzel bir İslami hayat yaşadı) kayıtlarına rastlamaktayız. Bu tanıklık ve tespit, asırlar sonrasından da olsa, bir başka güzel ve tatlı geliyor insana. İmrendiriyor.
İslam’ı yaşamadaki güzellik hiç şüphesiz, her şeyden önce gönül dürüstlüğü, niyet bütünlüğü, ihlas ve samimiyet ile ilgilidir. Bu sebeple Hz. Peygamber “ihsan”ı, “Allah’a onu görüyormuş gibi”; değilse, “O’nun seni gördüğü şuuru içinde kulluk etmendir” diye tarif buyurmuşlardır. Bunun için kişi tam bir ihlas ile gerçekten sağlam bir Müslüman olduğu zaman “Mükemmel bir İslami hayat yaşadı” anlamında “Falanın İslam’ı güzel oldu” denilmiştir. Bu ifadenin çoğu kere, Câhiliye döneminde İslam’a ve Müslümanlara ileri derecede düşmanlık yapmış bazı sahâbiler hakkında kullanılmış olması, ayrıca dikkat çekici ve düşündürücüdür.
İslam’ı güzel yaşamak için onu samimiyetle benimsemiş olmanın yanında doğru anlamış olmak da lazımdır. Yanlış veya eksik bir bilgi veya anlayış üzerine tam ve mükemmel bir hayat bina etmek mümkün değildir. Bu, işin bilgi ve bilinç yönüdür.
Öte yandan din, ameldir/pratiktir. “Duyduk ve uyduk”(2) ayetinde ifade buyrulan tereddütsüz bir teslimiyet, İslam’ı güzel yaşamanın uygulama prensibidir. Zâhir-bâtın/iç-dış uyumu böylece ispat edilebilir. Güzellik işte bu uyumun ürünüdür.
Önemli İki Müjde
“İslam’ı güzel yaşayan”, hadisin bir rivayetine göre “İslam’ı güzel olan” kimselerle ilgili, biri geçmişe biri de geleceğe yönelik iki önemli müjde vardır. Bunlardan geleceğe yönelik olanı hadisimizde açıklanmaktadır. Geçmişe dönük olanı ise, “İslam’ı güzel yaşamak” konusunda zikredilen diğer hadis-i şeriflerde yer almaktadır. Şöyle ki; İslam’ı güzel olanlar, önceki Câhiliye döneminde işlediklerinden sorumlu tutulmayacaklardır. Önceki kötülükleri örtülecektir. “Bir kul Müslüman olursa, İslam’ı da güzel, tertemiz olursa, Allah Teâlâ evvelce kendisinin işlemiş olduğu bütün kötülükleri örter.”
Ayrıca İslam’ın kendisinden öncesini tüm sonuçlarıyla ortadan kaldırdığı da bir başka hadis-i şerifte kesin olarak açıklanmış bulunmaktadır.
Yorumlar