SAHTEKÂRLIK

Her istediğimiz olmuyor.

Beklentilerimiz ile karşılaştıklarımız arasında uçurumlar var. İhtiyaçlarımız söz konusu olduğunda elde etmek için sınır tanımıyoruz.

Önemli olan kişinin menfaatlerinin ön planda tutulması!

İhtiyaçların karşılanması veya insanlar arasında paylaşılan ortak mekânlarda bulunulması başlı başına bir mücadele-çalışma sürecini önümüze koyuyor. İnsanların ihtiyaçlarını karşılaması ve yaşamını sürdürme konusunda mücadele etmesi kendiliğinden gerçekleşmiyor. Kazanmak ve kazanılan ile bireysel gereksinimlerin giderilmesi hem emek hem de maddi güç gerektiriyor.

Yani maddi güç olmadan ya da para elde edilmeden ihtiyaçların giderilmesi imkânsız olduğundan, insanlar hayatlarının tek amacının sınırsız mal, para, sermaye kazanma olduğunu zan ederler.

Tabi para kazanmak, maddi güç sahibi olmak, ihtiyaçların giderilmesi veya lüks bir yaşam için her zaman helal-temiz yollar kullanılmıyor. Her zaman meşru-yasal kazanç elde etme yolu seçilmiyor. Daha fazlası adına kazançların elde edilmesinde farklı alternatifler bulmak karşımıza farklı kavramların çıkmasını sağlıyor.

Sahtekârlık kavramı da bunlardan bir tanesi!

“Meşru olmayanı yapmak, temiz olmayana yönelmek, farklı yollarda doğru olmayan kazanımlar elde etmek, yapılması gereken şeyleri ahlaki olmayan yollardan halletmeye çalışmak” anlamlarına sahiptir.

Kolaya kaçmak ya da kolay yoldan menfaat ve çıkar sağlamak temel ilke durumundadır. Özellikle para ve kazanç edinme esas olunca sınır tanınmayan bir elde etme dürtüsü ağır basarak, başkaları üzerinden çıkar sağlamak seçilen yol oluyor.

Birilerini aldatmak asıl amaç olduğundan, hile yapmak olağanlaşıyor. Hileli yollarla ve aldatarak birini-birilerini ya da genel olarak kamu alanındaki her hangi bir merkezi noktayı hedef alarak kendisine menfaat-yarar sağlayacak teşebbüslerde bulunmaktır.

O kadar çok sahtekârlık olaylarıyla karşılaşıyoruz ki sanki normal hayatımızın olağan halleriymiş gibi kabullenme alışkanlığımız doğuyor. Sahte olan ve sahte olanı menfaat-çıkar uğruna birilerine hileli yollarla kabul ettirmek eyleminin sonucunda sahtekârlık kimliği meşrulaşmaya başlıyor.

Sadece para dolandırıcılığı veya kazanç üzerinden birilerine hile yapmak gibi basit düzeyde kalmayan sahtekârlık, toplumsal hayatın tüm alanlarında ve ortamlarında karşımıza çıkan olay örgüleriyle can yakmaya devam ediyor.

Amaç kötü olanı iyi göstermek; İyi veya kötü olsun, var olandan fazla kazanç elde etmektir. Dolandırıcılık gibi hile kavramı da kullanılan argümanlar itibariyle yalan ve bozma üzerine kurulan kandırmacalar olaylarını insanlara yaşatıyor.

Örnek vermek çok kolay…

Kişilerin içerisinde oldukları zor durumlardan, tehlikeli ve sıkıntılı dönemlerinden faydalanarak çıkar elde etmek mi dersiniz!

İnsanların saflığından ve iyi niyetinden, zayıflığından ve akıl yetersizliğinden, yaşlılığından dolayı üzerlerinden maddi çıkarlar sağlamaya çalışmak mı dersiniz?

Dini ve dini inanç sistemlerini alet etmeye çalışmak, dini duyguları istismar ile bunun üzerinden cep doldurma derdine düşmeyi mi dersiniz?

Vakıflar, dernekler, siyasi partiler, kamu kurum ve kuruluşlarını, kurum ve kuruluş kimliklerini araç olarak kullanarak sahtecilik yapmaya çalışmak mı dersiniz?

Günümüz teknolojik yapılanmasının önümüze sürdüğü her türlü bilişim sistemi ve donanımla, banka ve kredi kurumlarını kullanarak dolandırıcılık yapmaya çalışmak mı dersiniz?

Basın ve yayın, medya, sosyal medya aracılığıyla sahtekârlık ve dolandırıcılık fırsatlarını kullanmaya girişmek mi dersiniz?

Günümüz dünyasında sıkıntısı yaşanan ve en çok göze çarpan sahtekârlık alanı Gıda sektörü! Doğal beslenmenin olmadığı ve daha çok suni gıda ürünlerinin tüketildiği günümüzde besin zincirimizin bozulduğu ve yetmezmiş gibi satın alınmasında bile riskler-tehlikeler olduğu görülüyor.

Son 6 ayın sosyal hayatımızda ve yaşam alanlarımızda ortaya çıkardığı tablonun altında ezilmeye ne demeli? Çünkü Stokçuluk ve fahiş fiyat uygulamaları almış başını gidiyor. Her türlü şirket, ortaklık ve ticari birlikler aracılığıyla hareket eden bir takım kişilerin haksız kazanç elde etmeye soyunmaları beraberinde stokçuluk ve fahiş fiyat artışlarını getiriyor.

Fiyat artışları ve her gün artış gösteren zamların altında yatan tetikleyici unsurlar sadece yönetim mekanizmalarının hataları ve uygulamaları ile alakalı değil. Stokçuluk geleneğini sürdüren karakterlerin yanı sıra şirket-komisyoncu gibi ara kademelerin aktörleri de ucu görünmeyen fiyat artışlarının tetiklenmesinde rol alan kesimler.

Sahtekârlık sınırsız para kazancını işaret ettiğinden dolayı unutulan şeyler çok oluyor. Unutulan unsurlardan biri yönetim mekanizmalarının denetim ve ceza yaptırımıdır.

Çünkü yanlış yapan, karşılığını bulmayı kabullenmekte…

Unutulan diğer bir nokta da mağdur olanların vicdanlarına mahkûm olduklarını hesap etmemeleri, bunun hesabını Ulu Divan’ da (hesap gününde) vermeye mecbur olduklarıdır.