Yaralananlar…
Korku yaşayan yaşlı, kadın, erkek, çocuklar…
Okunan lanetler…
Kovalanmaya rağmen yakalanamayan çocukların ardından savrulan ve ağıza alınmayacak küfürleri sıralamaya çalışan yolcu/personel…
Kamu malına verilen zararlar…
En kötüsü de ne yaptığını bilmeyen ve eline aldığı taş parçalarını umarsızca trene savuran çocukların, kendilerine göre yaşamaya çalıştığı heyecanın verdiği zararlar sonucu mağdur olanların acılarını bilmemeleri/hissetmemeleri!
Ortaya çıkan yaralanmalar veya atılan taşlardan dolayı yaşanan sarsıntılar her zaman duyulmasa ya da haber yapılmasa haberimiz hiç olmayacak. Ama ne var ki devam eden bir “Trene taş atma” sıkıntısı var. Bu taşlama eylemi sonucu yaralanan, zarar gören insanlar önümüzde duruyor.
Normal şartlarda yapılması çirkin görülen ve kabul edilmeyen bu eylem, tren yolunun ulaşım ağında her gün yaşanan olaylar zincirinin bir parçası durumunda. Taş atanlar çocuklar ve taş atmalarının birilerinin canını yakma sonucu var.
Çözüm konusunda çocukların bu eyleme girmemeleri için yapılması gereken şey çocukların zihinlerine bu eylemin yanlış olduğunu ve birilerini darp ettiğini kodlamaktır.
Ama!
Daha da kötüsü ne biliyor musunuz?
İnsanların zihinlerinde yer edinen çirkin kanaatler ve aşağılık düşünceler…
Ne demek bu?
“Devlet Malı” diye düşünüp, “Kamu Malı” nı yakan, yıkan, zarar veren, taşlayan, çirkin emellerine alet edinenlerin aşağılık eylemlerinin ortaya çıkardığı sıkıntıları kendi insanımızın çekmesi en kötü senaryo ne yazık ki.
Kamu Malı demek “Devlet” kaynaklı ve destekli tüm donanımlar, hizmetler ve uygulamaların vatandaşa mal olması anlamına gelir. Yani Devlet teşkilat/yapılanmasının vatandaşına mal, hizmet, araç, teknik alt yapı, teknolojik imkânlar ulaştırma adına üretimde bulunması; Üretilen tüm donanım ve hizmetin vatandaş olarak kamu denen insan kitleleri tarafından ihtiyaçların giderilmesinde kullanılmasıdır.
Zihinleri çirkinleştiren ve insanı değersiz hale dönüştüren fanatizm ve ideolojik girişimlerin topluma/insana ne kazandıracağını sorgulamak gerekiyor.
Bunu yapan çocuklar bu bilinçte mi?
Tabi ki hayır!
Onlar taş atmayı, trene zarar vermeyi büyüklerden duydukları fanatik sözlerden ve Devlet varlığına karşı etrafta gördükleri/şahit oldukları olaylardan dolayı yapıyor. Düşmanlık hisleri anladıkları, tecrübe sahibi oldukları ya da bilinçli olarak girişimde bulundukları bir eylem olmadığından, onları direkt suçlamak da hatalı olacaktır.
Uyarının ailelere ve taş atma olaylarının yaşandığı yerlerin ev sahiplerine, mahallede yaşayanlara anlatarak yapılması gerekiyor. Trenin devletin değil, insanların malı olduğunu, insanların kullandığı ve vatandaşın ihtiyaçlarına cevap verdiğini, trene binenlerin de kendileri gibi normal insanlar olduğu (biraz garip oldu gibi) söylenmesi gerekiyor.
Çocukları kovalamak, yakalandıklarında ceza vermek veya aşırı tepki sergilemek çözüm olmuyor. Bir de fazla sayıda çocuk yapmak, dışarı salmak, okula ve eğitim sürecine yönlendirmemek gibi hataların ortaya çıkardığı manzaraların önümüze çıkardığı görüntü bu olmakta.
Özellikle başka bir çözüm sunmak istiyorum: Tren hattı boyunca Diyarbakır’ a varana kadar geçilen 22-23 köyün okullarında görev yapan ilimize ve Diyarbakır’ a bağlı yerleşim yerlerinin öğretmenlerine uyarı yapmaları noktasında hatırlatma yapmak istiyorum. Çünkü sıkıntı bitmiyor ve belki öğretmen modelinin öğrenci zihnindeki uyarım hali bu kötü eylemin ortadan kalkmasına yol açabilir.
KÜÇÜK BİR KIZIN GÖZÜNDEN YAŞAM
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.