BÖLÜNMÜŞ BİRLEŞMİŞ MİLLETLER: ETKİN ÇOK TARAFLILIK İÇİN ÇALIŞMAK (2)

0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Kuruluşunun temel ilkelerinde üye ülkelerin haklarını ortak platformlarda korumak/kollamak ve savunma ağırlıklı güvenlik tedbirlerini yaşama aktarma amacı taşıyan uluslararası Milletler Topluluklarının göz ardı etmemesi gereken diğer cephe üye olmayan ülkelerin haksızlığa uğramaması veya haklarının göz ardı edilmemesi için farklı senaryolar üretilmemesidir.

Dikkat edilmesi gereken çıkıç noktası Hak ve Hukuk çerçevesinde oluşturulan Milletler Topluluklarının “Görevini etkili bir şekilde yapma” ilkesinden uzaklaşmadan tüm ülke/devletleri aynı potada zarar görmekten sakındıran çalışmalara yönelmeleridir.

Çünkü iyi iş yaptıkları inkâr edilmese de Filistinlilerin, Ukrayna’ nın, Suriye’ nin, Irak’ ın ve ismi akla gelen Arap Ülkeleriyle Asya ülkelerinin yanı sıra Afrika milletlerinin “Adil Muamele” görmediği de ortada!

Adil bir muamele görülmediği İsrail’ in ve Rusya’ nın başta olmak üzere dünyanın birçok coğrafyasında gerek sözde ülke liderlerinin gerekse dış müdahale ile yönetim mekanizmalarına yapılan değişim hareketlerinin sebep olduğu çatışmaların önümüze serdiği manzaralardan anlıyoruz.

Çünkü artık topluluk ve milletler yaşanan süreçte ortaya çıkan tüm istenmeyen müdahalelerden, savaşlardan, çatışmalardan, katliamlardan ve en önemlisi insan hakları ihlallerinden bıktı. BM, NATO, Dünya Bankası, IMF ya da bölgesel manada birkaç ülkenin oluşturduğu sözde toplulukların yaklaşım ve tavırlarının yanında göz yumdukları savaş/çatışma sahneleri milletlerin/toplulukların bu durumdan usanmış olduğunu gösteriyor.

Birçok ülke temsilcisinin dile getirdiği ve inanmaktan vazgeçtiği BM gibi toplulukların “Çağın gereksinimlerini karşılamadığı” kanaati, son zamanların ortak söylemine dönüştü.

Özellikle son süreçte İsrail Vahşeti’ nin örnekliğinde “Hepimiz ne olduğunu biliyoruz” söylemiyle “Birçok masum kurbanın hayatını ve yaşam şartlarını kurtarmanın aciliyeti var” çıkışının altında BM gibi organların üzerine düşen görev/sorumluluğu yerine getiremediği vurgulanmakta.

“Bölünmüş Birleşmiş Milletler” ifadesini üye ülkelerin dahi kullanmaktan çekinmediği topluluğun gerek reform yoluyla gerekse ortadan kaldırılıp yeniden yapılandırılmasıyla günümüz yaşanan katliam/ölümlerin önüne geçilebileceği yönünde oluşan kanaatlerin düzenlenen forumda ön plana çıkan çözüm maddelerinden biri olduğu görülüyor.

İhtiyaç duyulan şey üye ülkelerin daha kapsayıcı ve sayıyı artırma yönlü oluşacak gücü kullanma adına BM gibi organları Batı merkezli bir kurum halinden kopararak Doğu’ ya, Afrika’ ya ve Asya’ ya açılmasını sağlamaktır.

Forumda önemli bir tespitte bulunan eski BM Genel Sekreter Yardımcısı ve Alman Diplomat Von Sponeck’ in ifadesiyle: “Batı istese de istemese de dünya hızlı bir şekilde Batılılaşmadan arınıyor.”

Kültürünü, yaşam tarzını, giyimini, sanatını, inancını taklit ederek Batı hayranlığını Doğu ve Asya/Afrika kıtalarına/coğrafyalarına yayma sonucu bir bakıma sömürü zihniyeti yaratma amacı gütme devri sona eriyor. Batılılaşma adına “Yozlaşma” ve asimile olma süreci dışında kalmanın sosyal bilincini yakalamanın becerisi gösterilmelidir.

Yazıya başlık olan ifadeyle “Etkin çok taraflılık için çalışmak” demek, 3-5 ülkeye hizmet etme mantığını bırakıp daha fazla sayıda ülke/toplulukları ortak paydalarda buluşturup yenidünya düzenini eşitlik üzerine kurgulamak demektir.