“İŞ SAHİBİ OLMAK İÇİN ÜNİVERSİTE OKUMAK GEREKİYOR” ALGISI! - Batman Pusula Gazetesi
Akşam Vakti a 19:43
Batman AÇIK 35°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a

“İŞ SAHİBİ OLMAK İÇİN ÜNİVERSİTE OKUMAK GEREKİYOR” ALGISI!

0

BEĞENDİM

Haber: Cengiz Haşimoğlu

Spread the love

Ne yazık ki 2010’ lu yıllar sonrası bu düşünce çürüdü. İş sahibi olmak artık tabiri caiz ise siyasetçilerin dediği gibi: “Aslanın ağzından, midesine indi.”

Bu soruna aslında yeni yüzyıla giriş ile birlikte bulaştık. Çünkü nüfus artışının zamanımızdaki gibi 83 milyona ulaşmadığı ve genç potansiyelin istihdam olanağının yüksek olduğu 80 ve 90’ lı yıllar sonrasında kıt istihdam-kıt işgücü ve bunlara karşılık yüksek nüfus sahibi olarak iş arayan kız-erkek adaylar, günümüz olumsuz koşullarının doğmasına temel attı.

Temel gerçekliğimiz, iş imkânının sadece eğitim-öğretim yoluyla edinilen-kazanılan bir sonuç olmadığı; Kişisel gelişim ve mesleki edinimler yoluyla gelir elde edilmesinin kaçınılmaz kaderimiz olduğudur. Bunun farkında değiliz. İyi bir mevki kazanmak ve iyi bir maaş hayali-gözüyle üniversite öğretimine bakıyoruz.

İstihdam, iş ihtiyacı ve çalışma ihtiyacı olanların işe girmesini sağlama, iş bulma imkânı yaratma olarak tarif edilir. İstihdam demek mevcut yönetim mekanizmalarının kurumsal ve özel sektör alanlarında hizmet üretmek, üretimde bulunmak, ihtiyaçları gidermek ve bireye geçimini sağlayacak olanaklar sunmak amacıyla çalışma sektörlerini ortaya çıkarmasının genel ifadesidir.

Yalnız önemli bir problem var.

Uzun yılların getirdiği bir Devletçilik kültürü…

Birey ve halkın iş bulma ve istihdam yoluyla gelir elde edecek bir sektöre yönelmenin tek yolunu mevcut hükümet ve Devlet kurumlarında bulmaya çalışma arayışı!

En sağlam sığınma yuvası olarak Devlet kurumlarının kadro ve iş kimliği sağlayan kazanç kapısı olma yönündeki algının yüzyıllara dayanan bir geçmişi ve beklentisi var.

Ancak gerçek olan şu: Devlet bünyesinde ve kurumlarda insanların çalışabilmesi için belli bir kontenjan ve sayı var. Bunun dışında iş alımının yapılması zaten mümkün olmamakla birlikte insanların umudu asla son bulmuyor.

Zamanımız da yaşanan teknolojik seviye de artık klasik manada iş edinmenin Devlet Kurumlarına bağlı olmadığını önümüze koyuyor. Özel sektör ve üretim mekanizmaları, tarım ve hayvancılığın yanında İnşaat ve hizmet sektörü yüzyılımızın önemli bir alanı olarak asıl iş istihdamını sağlayan kuruluş ve şirketlerin alanı oldu. Liberal sistem gereği her türlü ekonomik hareketin hayat bulabildiği bir ortamda insanların bakış açılarını geniş tutarak iş olanağı konusunda her türlü alternatifi değerlendirecek bir girişim ruhuna sahip olması lazım.

Sadece Öğretmen, Polis, Asker, Doktor, Mühendis veya her hangi bir memur statüsü edinme hedefinin iş alanı bulmayı zorlaştırdığı bir dönemde yaşıyoruz. Ayrıca Meslek ve Zanaat alanlarının iş edinme konusunda büyük bir pazar-iş alanı yarattığını unutuyoruz.

Gelecek kurgusu ve günümüz dünyasında kazanç elde etme veya iş sahibi olmanın yolunu kurumsal Devletçilik kültüründe arayacağımıza, eğitim kurumları başta olmak üzere tüm toplumsal yapıda meslek edinme girişimlerine yönelik arayışlara girmek gerekiyor.

Üniversite kazanmak ve bitirdikten sonra hazır bir işe ulaşmanın hayal olduğu unutulmadan, sadece iş edinmek amacıyla uzun yılları kapsayan yükseköğretim hayatına girmenin de mantığı yok.

Üniversite yolu ile akademik kariyer yapmanın uzmanlaşma ve mesleki gelişim ile ilgili olan boyutları göz ardı edilmemeli.

Çünkü kendi fakülte ve bölümlerinden mezun üniversiteliler başka alanlarda iş başvurularına yoğun bir talep göstermekte. Kendi branşında iş bulma ümidi olmayanların adresi doğal olarak farklı iş alanları oluyor. Daha kötü olan görüntü ise KPSS sınavına giren adayların sayısının karşımıza çıkardığı manzarada. Milyonlara ulaşan sayılar ve genç potansiyelin geçmişe dönme şansı tanınması durumunda aynı kaderi seçmeleri mümkün olur muydu?

TÜİK (Türkiye İstatistik Kurumu) verilerine göre ülke nüfusunun %97’ si okuma-yazma bilen kişilerden oluşurken; 2019 tespitlerine göre Yüksekokul veya Fakülte mezunu oranın %13,9’ u bulduğu belirtiliyor.

Son 10 yılda üniversite mezunlarının oranı iki katına çıktığı halde istihdam konusunda kıt kadro-kontenjan nedeniyle iş bulma oranları bir o kadar düşme eğilimi gösteriyor. Sanayileşme ve Hayvancılık-Tarım alanlarında geçmişteki üretim süreçlerine geri dönüşler çözüm olabilir.

Bu manada üniversite yerleşim süreci ve tercihlerinde sadece iş imkânı gözüyle hareket etmeyi ve gelecekte önemli bir pozisyonda kariyer yapmayı, yönetici konumunda bol maaşlı günleri hayal etmeyi bırakmak gerekiyor. Mesleki ve ara eleman kadrolarına yönelik yüksekokul-fakültelerin öğrenci beklediğini, diğer pozisyonlara göre iş bulma fırsatının daha yüksek olduğunu düşünmenin zamanıdır.

YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

VEFA

HIZLI YORUM YAP

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.