Son zamanlarda Batman Araştırma Hastanesi başta olmak üzere birçok devlet hastanesinde gözle görülür bir temizlik ve hijyen sorunu yaşanıyor. Ne yazık ki hastanelerimizin temizliği, hijyenik ortamları sağlamak gibi hayati konular hâlâ gerektiği ciddiyetle ele alınmıyor.

Evet, zaman zaman ellerinde faraş ve süpürgeyle koridorlarda gezinen birkaç temizlik görevlisini görüyoruz. Ancak bu görüntüler, hijyenin sağlandığı anlamına gelmiyor. Ne yazık ki hastanelerimiz, temizlik konusunda sınıfta kalıyor.

Bir başka can sıkıcı konu ise vatandaşlarımızın duyarsızlığı. Sanki bir daha asla o hastaneye gelmeyeceklermiş gibi davranan, ortak kullanım alanlarını hoyratça kirleten insanlarla aynı ortamdayız. Çocuklarının yere attığı çöpleri görmezden gelen, yırtılmış koltuklara aldırış etmeyen, pansuman bezini kaloriferin arkasına sıkıştıran ya da serum sonrası kullanılan pamuğu yere atan bireyler var aramızda. Sedye üstüne ayakkabıyla çıkan mı ararsınız, sümüğünü koltuklara silen mi…

Bir de tuvaletler var ki, içeri girmeye cesaret eden zaten kahramandır. Klozet yerine yere idrarını yapan, lavaboya sümük bırakıp sifonu çekmeyen insanlar… Anlatırken bile mide bulandırıcı. Ama inanın yaşananlar kelimesi kelimesine böyle.

Temizlik personeli her saat başı uğruyor, yüzünü buruşturarak fırçayı eline alıyor. Ama ne fayda? Saat başı aynı manzara, aynı pislik. Bu kısır döngüden çıkmak için ne yapılabilir?

Belki de bir "ceza sistemi" gerekli. Yere çöp atan kişiye 20 bin TL ceza kesilse caydırıcı olur mu? Tuvaleti pis bırakan vatandaşa 5 bin TL? Görevini layıkıyla yapmayan temizlik personelinin maaşından kesinti yapılmalı mı? Bu cezaları hastanelerin her köşesine assak, belki bir farkındalık yaratırız.

Hastaneler, sadece şifa bulduğumuz yerler değil, aynı zamanda manevi anlamı da olan kutsal mekânlardır. Hatta belki bir camiden daha fazla dikkat edilmesi gereken alanlardır. Çünkü Allah’a ibadet etmek için illa camide bulunmak gerekmez ama sağlıklı kalmak için hijyenik bir hastaneye muhakkak ihtiyaç vardır.

Müslüman bir ülkede yaşıyoruz ve inancımızın temel şartlarından biri temizlik. Ama hastanelerimize, sokaklarımıza, tuvaletlerimize baktığımda bu inancın gereğini yerine getiremediğimizi üzülerek görüyorum. Bir Müslümanın evi, camisi, işyeri, sokağı, hastanesi tertemiz olmalı. "Temizlik imandandır" diyen bir inancın mensupları olarak biz nerede hata yapıyoruz?

Hastanelerdeki bu durumun sorumluluğunu sadece başhekime, yöneticilere atmak kolay. Evet, onların da eksikleri olabilir. Ancak halk olarak biz temizlik bilinci olmayan bir toplum olduğumuz sürece, en iyi yöneticiyi de getirseniz iki gün sonra hastane yine eski haline döner.

"Aslan yattığı yerden belli olur" derler ama bizim hâlimize bakınca, bu atasözünün artık bize işlemediğini görmek acı veriyor. Aslanlık bir yana, çevresini kirleten bir orman canlısı gibiyiz adeta… Kusura bakmayın ama dost acı söyler.

Ve unutmayalım: El, dost uzanmalı; çöp değil.