Kurban Bayramı hem ibadet hem de bayram huzuru açısından değişik değerleri, insana anlam katan zenginlikleri ile inanç sistemimizin ağırlıklı maneviyatını taşımakta.
Kurban Bayramı sürecini birlik, beraberlik, dayanışma, muhtacı düşünme, şükür, yardımlaşma, hakkı hak edene teslim etme mantığı ile değerlendirmek lazım. Dini bayram yönüyle Müslüman camianın kutsalı olan ve bizi birbirimize bağlayan boyutu bir yana, ibadet etmenin bir gereği olarak mutlak güce olan şükür borcumuzu değişik eylemlerle sergilememizi sağlayan özelliklere de sahip.
İbadetlerin yanı sıra toplumsal bilincimizin farkını oluşturan yardımlaşma, muhtaç olana yardım etme, fakire el uzatmayı sağlayan her türlü dürtünün sosyal kişiliğimize ve benliğimize olan etkisi sayesinde duyarlılıklar ve bilinçli dayanışma örnekleri varlık kazanabilmekte.
Değerler bu yüzden önemlidir. Değer sıfatı ile adlandırılan Ahlak, Adalet, Sevgi, Sorumluluk, Bilinç, İyilik, İnanç, Sabır, Emek, İnanç gibi sayılabilecek daha birçok yönümüzün zamanla zayıflık göstermesi veya zihinlerde sönmesi insana kaybettiren sonuçları doğuruyor.
Yine bu yüzden dini değerler önem kazanır, insan tarafından yaşanma hissi doğurur. Çünkü huzur ve güven yanında, arınma ve hayata bağlanma sonucuna ulaşmanın yolu bu aşamalardan geçmekte.
Örneğin, yapılan adaklar sonucu muhtaç veya mağdura verilen kurbanların ibadet bilincine yönelik gıda yardımının insanları doyurmanın sadakasına sayıldığı düşünüldüğünde, dayanışma ve birlik duygusunun ne kadar artış gösterdiği görülecektir.
Maddi yardımların artış gösterdiği, mağdur ve muhtaçların gözetilmeye çalışıldığı dini bayram dönemlerinin haraketliliğini sağlayan vakıf ve derneklerin yanında, kişisel ve bireysel katkılarla fakirlere yönelik yardımları boyun borcu görenlerin çabalarının kendilerine kazandıracağı ödül sadece yaşanan dünyada değil, varılacak asıl âlemde olacağı inancındayız.
Bayramlar ve öncesi-sonrası dönemler bereket ve hayır konularının canlılık kazandığı zaman dilimleri olduğu kadar diğer zaman dilimlerinin de ilahi olanın rızasında buluşma adına yeni fırsatları önümüze serdiğini unutmamak gerekiyor. Rahmet ve merhamet duygularının ilahi olanın insana verdiği kazanımlar olduğu hatırlanacak olursa, insanın insana merhamet duymasının zorunluluğu daha iyi anlaşılacaktır.
Varılacak makama elde bir şey götürülmediği ve kazanımların dünya ile sınırlı olduğu gerçeği ile fırsatlar doğuran bayram anlarının değerlendirilmesi dışında yardımların, sadakaların muhtaçların hakkını da kapsadığını unutmamak şart.
En büyük eksiğimiz, arınma ve şükür konularını zihinlerimizde unutma sürecine katmak. Fırsat aranıyorsa bundan daha önemli bir fırsat yok. İbadet açısından da insani açıdan da yardımlaşma ve mağdura ulaşmanın imkânını kullanarak kurban bayramı ve kurban adağı sunmanın bilincini yakalamanın zamanıdır.
Çünkü inancımızın kültürel değerinin özünde mutlak itaat ve arınma anlayışının Yaratıcı’ ya olan “Şükür” ve Boyun Eğme” bulunur.
Helal sınırlarda kesimi yapılan kurban ve adakların, Allah adına kesilmesi ve etin de ihtiyaç sahiplerine adanması, toplumsal bilincimizin dayanışma ve yardımlaşma değerlerini ayakta tutan temel noktalardır.
Söylemekten asla bıkmayacağımız temennimizi dile getirecek olursak: Barış ve sağlık yaşamımızın temel dinamikleri olsun. Birlik ve dayanışma erdemleri toplumsal ruhumuzun dokusundan eksik olmasın. İnanç ve değerlerimizin bizi doğru yolda tutması adına varlığımızın bir hikmet sırrıyla yüklü olduğunu unutmayalım.