SOYGUN VE HIRSIZLIK

Ana gündemi takip etmek amacıyla ekran başına oturmak bazen pişmanlık bazen de bıkkınlık yaratıyor.

Ölüm ve cinayetler, kavga ve saldırılar, hırsızlık ve soygunlar, kaza ve doğal afetler, dolandırıcılık ve mafya mağduriyeti gibi haber konuları, olağan habercilik sürecinin en önemli medya başlıkları durumunda.

Özellikle “Hırsızlık” olayları almış başını gidiyor. Kuyumcu soygunları başta olmak üzere ev hırsızlıkları, dükkân ve alış-veriş merkezlerinde yapılan çalma olaylarına kadar yüksek oranlarda bir istatistik rakamı önümüzde duruyor. Yani yüksek oranda bir artış var.

Bir de bunların aktörü olanların içinde bulundukları rahatlık ve yaptıkları eylemi olağan görerek umursamaz tavır sergilemeleri yok mu?

Asıl düşündürücü olan bu nokta!

Umursamazlık, korku duymama, rahatlık, yakalanma endişesi taşımama, acele etmeden çalma işine devem etmek ve kameralara yansımasına rağmen vaz geçmemeleri doğrusu şaşırtıcı geliyor.

Günümüz teknolojik yapılanmanın en büyük avantajı artık hiçbir şeyin gizli kalmasına müsaade etmemesi. Çünkü kameralar her yanımızda ve her taraf gözlem altında. Suçun ve suçlunun gizli kalması imkânsız. Tespitler biraz uğraştırsa da suçlu ve olay anları ince detaylarına kadar ortaya çıkarılabiliyor.

Bu işin olumlu ve güzel tarafı…

Ancak tespit ve yakalanmalara karşı ceza boyutunda aksamalar var. Örneğin hırsızların korkusuz halleri, yakalanma tedirginliklerinin olmaması, yakalanma durumunda rahat hareketleri ve son zamanlarda mağdur ettikleri kişilere hesap sorma-şikâyetçi olma girişimleri şaşkınlıklara yol açıyor.

Garip olan şaşırdığımız için biz miyiz, yoksa umursamaz hırsızlar mı?

Emniyet güçlerinin hassas ve detaylı çalışmaları sonucu yakalananlar herhangi bir cezaya-yaptırıma uğramıyor. Karşımıza çıkan şey suçlu-hırsızların kabarık suç dosyaları.

Yakalanma durumunda serbest kalma düşüncesi mi acaba bu rahatlığı ve umursamazlığı doğuruyor? Yasal yaptırımların yetersizliği, yakalanan hırsız ve soyguncuların hiçbir yaptırım ile karşılaşmamaları ve kendisine dokunulması durumunda yasalar önünde haklı olması gibi etkenler mi suç olaylarının artmasına neden oluyor acaba?

Kabarık dosyalar ve sabıka kayıtları hiçbir zaman engel teşkil etmiyor. Durdurmuyor hırsızlık olaylarını ve çalma eyleminin muhatapları, olayı geçim kaynağı haline getirmenin rahatlığında mesleki çalışmalarını yerine geriyor.

Doğrusu korkunç olan şey hırsızlık anında, soygun zamanında önlerine çıkan veya engel olanları öldürmekten çekinmeyen eylemlere girmeleri.

Hırsızlık ve soygun olaylarının temelinde yatan etken geçim derdi ve ekonomik sorunlar olsa da bu olaylar haklılık payı taşımıyor. Çalışmak ve emek sarf ederek geçimini sürdürmeye yönelmek birilerine zor geliyor. Kolay para kazanmak ve emek sarf etmeden, çalışmadan cep doldurmak, artık tehlikeli de olmayınca karşımıza bu tür olaylar fazlasıyla çıkar oldu.

İnsanlara zarar vermeleri, birilerinin haklarını yemeleri, mağduriyet yaratmaları ve bazı hayatlara son vermeleri engel yaratmadığından, rahatlıkla mesleklerini icra etmeye devam ediyorlar.

Ceza ve hapis süreci işin içerisine girmedikçe, kabarık dosyalar ve sabıka kayıtları ile çözüm üretilemeyecek, insanların mağdur olmaları son bulmayacak. Geçen hafta Beşiri-İki köprü’ de Benzin İstasyonu’ nda genç bir Liselinin ölümüne neden olan hırsızlık-soygun olayı gibi içimizi yakan çok olayla karşılaşacağımız görülüyor.

İsimlendirmek gerekirse “Emek Hırsızlığı” ve “Canilik” kavramlarını kullanmak yine de yürekleri soğutmuyor.