SAVAŞ ÇIKMAZI (2)

Lider misyonu ya da ülke yönetimlerinde bulunma pozisyonu hiçbir hak ve hukuk doğurmaz. Kendi ülkesini ya da başka ülkeleri-ülke insanlarını yok etme senaryoları düzenlemeye yol açmaz. Putin gibi günümüzün, geçmiş dönemlerde de Saddam ve Esad gibilerinin kişisel kaprisleri veya birilerinin piyonu olma durumu ilahi hesaptan kaçabilecekleri anlamına gelmiyor.

Tüm Avrupa’yı etkileyen, milyonların yok olmasına sebep olan, milyonları Avrupa ülkelerine göç ettiren, ülke ekonomilerini sarsan bir çatışmaya girmek sadece bir kişinin kararı olamaz. Sebepler zincirinin takip edilmesi ile savaş sonrası kimin fayda sağlayacağı sorgulanırsa neler kurgulandığı daha iyi anlaşılır.

Irak, Suriye, Arap ülkeleri, Asya ülkelerinin Darbe, İç Çatışma, Kaos ve Ölüm ile olan sınavlarının sona erdiği zamanlarda kim kazanç sağladı?

Etrafımızda komşu olan Ortadoğu ülkelerinin savaşlar öncesi hali ile savaşlar sonrası düştükleri durum itibariyleiç çatışmalarına müdahalede bulunan ülkelerden hangisinin kazançlı çıktığını tespit etmek gerekiyor.

Afrika, Asya ve Ortadoğu devletlerinin ülke içinde yaşadığı çatışma-kaosun sebebi sadece ülke içi yönetim boşlukları, ekonomik krizler, ortaya çıkan muhalif terör örgütleri ya da askeri diktaların başkaldırısı mı acaba?

Savaşın kaynağının kimler veya hangi sebepler olduğunusorgulamak lazım.

Rusya ile işgal etmeye çalıştığı Ukrayna savaşı üçüncü Dünya Savaşına dönüşmeyecek. Bölgesel çatışma ve savaş hali karşılıklı ölüm ve katliamlarla devam edecek. Ayrıca kısa süreceğine yönelik hayalleri de bir tarafa bırakalım. Birkaç yıllık periyotta “Terbiye!” edilecek olan Ukraynalıların acısı onlarda kalarak, enerji kaynaklarının akışı (kaçınılmaz son olarak) Avrupa’ ya doğru olacak.

Artık bazı şeyler inandırıcı gelmiyor.

Kimin hangi tarafta olduğu veya ne yapmaya çalıştığı zihinleri bulandırırken, küresel yapılanmaların ve tarikat kültürünün “Yeni Dünya Düzeni”ne şekil verdiği zamanları-ortamları yaşıyoruz. Yıkımların ve acıların dünya coğrafyasına yayılmaya devam ettiği günümüz dünyasında milyarlarca insanın yaşaması veya ölmesi ne yazık ki birkaç insanın vereceği karar ya da dudaklarından dökülecek kelimelere bağlı.

Önümüzdeki yıllar bize şunu gösteriyor: Ekonomik krizler ile ülke yönetimlerine müdahaleler devam edecek. Salgın hastalıklar ve kitlesel korku senaryoları önümüze konacak. Gıda üzerinden açlıkla terbiye etme projeleri hayat kazanacak. Birileri dünya insanı olma kimliğini çok görerek,sayıyı düşürme çalışmaları yapacak. Hayati ihtiyaçlar ile ilgili insanın yaşamasını sağlayan tüm unsurların satın alma gücü düşerek, fiyatlarda yüksek oranlarda artışlar meydana gelecek.

Ne yazık ki ölümü ve katliamları işaret eden bir yüzyılın yıkımlarında savrulan halkların mağduriyeti, sadece tarihe yazılan kader çizgisinin karalaması oluyor.